sürgüne mektup
SÜRGÜNE MEKTUP
Mektubuna sürgünden sılaya diye başlamışsın Belli ki yazarken kaleminden kan damlatmışsın Gurbet iyidir be hısım Geçmişe takılıp kalma Burası bıraktığın gibi değil artık Dönüp arkana bile bakma Hatırlar mısın hani bir meşe fidan dikmiştik Dikerken gölgesini hayal etmiştik O fidan serpildi be hısım Serpilip de boyumuzu aştı Gel velâkin meşe değil mundar ağacı çıktı Madara olduk hısım Geldik sakata Baktığımız alaca çıktı, gördüğümüz gri tonda Hani var ya o arkasında sağlam durduğumuz çakıl taşları İlk sapağa varınca beni bozuk para gibi harcadı Safı yanlış seçmişim hısım Talan oldum, talan Kızmak istese de kızamıyor bile insan Demeliydim aslında malinin bile durmadığı yerde ali neden dursun Boynu eğik davula bırak kim vurursa vursun Senin gibi bende gitmeliydim buralardan Kurtulmalıydım kaypak gülüşler arasından Bilemedim hısım bilemedim Göze perde inmiş göremedim Sen şimdi bu sözlerimi yabana atma Kafan rahat olsun, dertsiz başına dert katma Zihnindeki sıla sayfasını yırt at Bulunduğun yerde sürgünlüğün tadını çıkart SEYİT ALİ ORUÇ |