b'elâ.. b’elâ çağırıyorum uzağımın d’uyulan yerinden ince uzun püsküllü neresinden tutarsa gelsin kaç kez vuracak ki dağlanmış yerimden itirafçı s’özü işkence üstüne intikalde acırmış aşk kimliğimde yazmaz nefrete dair olanı bir ünlemsiz hayretim belirtir sendeki sensizliğimi okunamazsın karınca yazıtlarında ki kapı numarası olmaz harabeliğimin çalıntı mabete varmadan kan kaybından ölsem kutsayacağım günahlarını bağdaş kuran b’elâ yanından misyonu bitmişleri itiyor kurşunlara barışı kışkırtan iç savaşım kaçmıştı kadere sığınıp yalnızlık adasına çok geçmedi başı boş tahliyelere sürgün adı konalı elçiliğime gidemem; zevalden şartlıyı da yakarlar vuslatsız kalırım.. her ân ciğerimde duyuluyor sesin çığlık çığlığa hadi g’ör dört duvarını sillelerin özlemindeyim karanlığında bak ecelimi bir geçti yoksun hâlâ kan’a kana ölmek istiyorum kollarında neredesin b’elâ !.. (kızmayın bana efsaneler doldu asırlarca cellâdına tapanlarla) .. |