Bir Doğrultu Boyunca
Gündönümüne yaklaşan sararan rengi
Belleğin otları arasında tutarak ilerledim Anız yangınlarıyla kül olan geçmişin Eski dünya savaşlarında diri tutulan açlıkla bezediği anlatılarına telmihle Göğe çekilen talazların çamur yağmuru Yağacak Dün, benim tarlamdır Cebrail mirası sabanlarla kararan toprağını ekerim Sahiden, Dün toprak kokar Taş kemerlerle girilen evlerde bağırılan sevişmelerle Şarapla yıkanan yaranın topografyasında yükselir, yarın Yarın, Yaklaşan şeylerin şehvetine karışan kederin gülüşüyle Yaldızlı varaklarla eskiyen minyatürlerden sorulur Değişkenlik, Yücelen mekanizması asılsız havzalarımın palyaço yüzleri Peter pan gölgesizliği Mevsimlik işçilik Uranüs’ün yörüngesi değildir Tütünlerin ve pamukların büyümesi değildir Çocuğun yürümesi değildir Krizalit halleri değildir Mevsimdir Geçiştir Zor bir perspektifte devrilen viraj Büküm büküm Aşk üstüne mesel, hikayat sevenler konuşsun Yaşam üstüne karnı iyi doyanlar Yüzü gülenler Yürüyerek sevişmeye gitmekten onur duyarım Açlığımı bastırarak Ellerime zerdali zamkı sürülür Kaçınırım mürekkep olmaktan Kaligrafik bir yalnızlığım Toprak diyordum, neyse Şimdi, eski hât sanatında müstehcenlik taşıyan sülüsleri unutmak lazım Otları yeşertmek için Ağarak bir bulut gibi ufka katılırken |
hiç birşey anlatamaz
insanlar vardır bir satıra dünyayı sığdırır.
Mükemmel,ancak bu kadar güzel ,
bu kadar sıcak ,
bu kadar içten kelimelerle anlatılabilir.
kardeşim.şiirini alkışlıyorum