Kayıp şiir
Bu, karı erimiş dağların topraklarında açan ilk çiçek
Bu, henüz kahpelikle tanışmamış aşiyandan çıkan yavru bir kuş Bu, sırtına onlarca hançer saplanmış aşıkta dik duruş Bu, alın terinden geriye kalan üç kuruş Bu, yanan can mıydı? Canımızda başka can mı vardı da ölemiyorduk? Yoksa saflığımızdan dolayı mı göremiyorduk? Her yanlış sevdada tökezledik. “Sensiz yapamam” deyip gittiler İnan doğruyu çok özledik Uzun yolların karanlık tarifi var elimde Kayıp bir şiiri arıyorum Hani erkek çok seviyorum demiş de kadın sımsıkı boynuna sarılmış Gördünüz mü buralarda? Yoksa sizin bildiğiniz hikâyeler de mi aynı Yine mi sevilen sevene darılmış! Yahu nasıl olur! Hani başkentiydi sevdalar yüreklerinin? Kim istila etti, kim sildi haritadan Karşılığı olmayacak mı emeklerinin? Derlerdi ki büyüklerimiz, “Aşkta gurur olmaz. İster kar yağsın, ister zemheri dayansın kapısına… Seviyorsa yüreğindeki gelincikler solmaz.” İşte bak “Kime sorsan gösterir” dedikleri yerdeyim Mecnun’unu kaybedeli çok olmuş Adı Leyla tüm çıkmaz sokakların Neredeyim? Gebe midir yalnızlıklara masumiyet Vurulamıyorsa kimsenin gözüne kaşına? Her lokmada boğazına dizilirken “Darısı başına” dedikleri mutlulukların sessiz aşına? Kimin suçu Haciz koymuşsa gidenler gözyaşına? Yeniyi tanımak cehennem! Herkes eski sevdasına aşina… Bakmayın siz benim sessiz telaşıma Kayıp bir şiiri arıyorum tek başıma Yola çıkarken on sekizdim Bugün girdim yüz yaşıma! |