AŞKIN ÇIKMADAN KIRKI...Ölü ırmaktan yana yok ki t/asam; Aşkın asası sergüzeşt ölüm Sanrıların muhatabı günbegün. Ölü kamberime ağıtlar yaktım dün: Sevici yokuşlara da serildim düğüm düğüm… Aşkın b/atağına süzüldüm Süzüldü yüzüm aslında ne yalanım Ne de dibine kadar hüzne battım. Aşkın hümayunu gölgeli varlığım Ar’ımda saklı umudum bir de mahrem Yetilerinde göğün Apansız serildiğim yürek iklimim. Konuşluyum illa ki aşka, azizim: Sevip de sevilmeyi talep etmeden Tanrıdan Her halükarda közümde biten bir gül’üm Sanrılar bekası hüznün Bir de çatık kaşlı elemin arka penceresi Oysaki ufkumda saklı benim tüm gizemim. Azıcık sokulduğum hangi yürekte Taşa tutulduğum pek bir aşikâr, azizim: Sevecen sesinde umudun Kar beyazı ömrün hangi kopuk sayfasında Devindim ki dün yüzlü mizacın Ölümün de ayracı Çözemediğim o kördüğüm: Biteviye örselen mağdur bir kuş Dikiş tutamadan ömrün fırlattığı Issız yakası şehrin aslında Fıtratına müdahil ettiğim tek içimlik şiirler babında Kör yetilerim; Vasıfsız sevdiceğim bir gölge. Aşkın andığı yetim yüreğin de Sahibi olmalı belki de hicabın Tükettiği o iri tabakalı beyitlerin Sezindiği söylemler kadar Batılında hükmün Bir kor sızı Aklımdan geçen mademki yüreğin de esintisi Son mu bulmalı yani, Epriyen aşkın soluna geçmeden sözüm Sevi dilinde bir yenilgiyim ben. Aşkın çıkmadan kırkı Serptiğim her mevsim İçimdeki taşkın mizacın da elyaf dirayeti Beylik bir hezeyan; Benlik bir minval Şimdimle dargın Dünüme kırgın Yarına mı çıkacak sanki hüznüm? Bir bir didindiğim göğün sarmalında İçime düşen aşkın azabında Bilediğim kadar bilemediğim… |