LÂL GİBİ SESSİZI. Şimdi dinmiş bütün ağrısıyla bir rüzigâr, Saçlarını dağıtmak için pusuda bekler. Ve mutlak uğrar hatırıma o nazlı nigâr, Kanatlarını çırparken esrik kelebekler. Bir saz taksiminde, muhalif ezgiler yarım. Örgüsü eksik öykülerin serencamlarda. Ve ben sensiz her yaşımda biraz ihtiyarım, Yolunu beklerken defne saksılı camlarda. "Yürüyorsun sokağımı bir dul edasıyla Bir şarkı daha bitiyor, hicrin vedasıyla." II. Sallanır eteğin kuru bir yel terkisinde, Bozulur büyüsü aynada başka yüzlerin. Lâl gibi sessiz bu boş avazlar sergisinde, Tir tir titretir göğsümü bir senin sözlerin. Mint yeşili rengi kalemle; üdebacılar; Kaç mısra i bercestede betimler dokunu. Sararsa şu yüreğimi milâdi acılar, Bir dem gibi ciğerimde duyarım kokunu. "Elinle dokunuyorsun kalbine bir kuşun. Ve sen oluyorsun düzü, çıktığım yokuşun." III. İndi vakit; aşkbaz gönüllerden hicret vakti. Hadi toparlan mehpârem, son nefis ölmeden. Bir küheylanın gözünden simsiyah kan aktı. Hadi gidelim, son bela tellâlı gelmeden. Şehlâ bir yol seç, kalmasın yönümüz arafta. Kanadımız ebrari bir hevesle şahlansın. Aşktan mahkum üftadelere yakın tarafta, Ufuk çizgisine kara bir şeb peydahlansın. "Sen iste; emrini coğrafyama rân ederim. Bir ah ile bütün dünyayı viran ederim. " |