DENİZ DİBİ MEYHANELERİDenizdibi meyhanelerinde İstiridye kabukları; pırıl pırıl, Yalancı gözlerinde uskumruların; şehvet, Yakamozlar sarhoş, yakamozlar ayyaş, yakamozlar mağrur; Tanımazlıktan geldiler beni, Yengeçler üşüştü düşlerime, İstakozlar ciğerlerime doldu, Trakonyalar kalbimi parçaladı. Ya o gümüş balıkları, Ya o bir sürü gardiyan; Seni düşündürmediler bana, Suyumuz zehirlenir dediler, Ölürüz dediler, Kattılar beni önlerine, Kapı dışarı ettiler. Lânet ettim denizdibi meyhanelerine... Yalnız, Esmer bir balık vardı; Bir dişi balıktı, dertliydi Tuzlu şarap içiyordu tek başına, Gözleri kocaman kocaman oluyordu ay ışığında, O, bir garip baktı ardımdan, Bir utangaç, bir dertli parladı gözleri. Acıdı mı bana, bilmem. Gümüş balıklarına adını sordum; Kıpkırmızı oldular, Suları zehirlendi, Öldüler... Denizdibi meyhanelerinde Üç bin kulaçtan gelen ayın ışığı Dertli gözlerinde parlayan O esmer balık için şiirler yazdım. İstakozlar halâ ciğerlerimde, Yengeçler beynimi yiyor, Trakonyalar, kalbimi bitirdi, Gümüş balıkları sizlere ömür, Uskumrularla arkadaş olduk, Yakamozlar, zaten baba dostu, Dişiler, alabildiğine dişi, Erkekler alabildiğine sarhoş, Alkol kokusu eksik olmasın, Buğulu hava sağ olsun, Yeşil rengi denizin Şu kalem, Şu kâğıt... Ünal Beşkese (1961) |