MERHABA HASRETGeceler, çekemiyor düşlerimin yükünü Sigaramda, uykusuz gecelerim tütüyor, Başucumda erirken bu gece de mum gibi Sabah yakın olmalı; bak, horozlar ötüyor... ..........Gökyüzünde bulut bulut özlemin, ..........Yüreğimde yangın yangın gözlerin... Bir rüzgâr olup esiverse de sevdâm, Uçursa alev alev saçlarını yüzüme Ve salkım salkım sallansa zeytindallarında Gözlerinin renginde umutlar. Yıkıp gökyüzünü tutan hüzün sütunlarını Gökkubbeyi indirsem ayaklarının dibine, Gece, tüm gizemiyle örtse üzerimizi, Mehtaplı bir eylül gecesi İstanbul’un Sarsa, tüm gözlerden gizlese bizi... Koynumuzda yıldızlar uçuşsa kelebekler gibi Zaman esirimiz olsa, vuslatı bekler gibi Ve bütün güz bahçeleri Üstümüze dökseler güllerini, Öpsem, doyasıya öpsem o güzel ellerini... ..........Düşlerimi yaşatmıyor bana zâlim geceler, ..........Dudağımda hep böyle; kırık dökük heceler... Oysa bana ’günaydın ’ derdi sabahlar... Kekik kokulu rüzgârlarla gelirdi bana sevgin, Seher yeli gibi eserdi hep, ince ince Ve çiçek açmış kiraz ağacı gibi olurdu dünyam Sen gelince, Hasreti düşlerde gidermek için Gecelere yalvardığım günlerden önce... ..........Uykusuz geceleri eritip bir mum gibi ..........Ödedim birer birer bütün günahlarımı, ..........Hasret yetti canıma, özledim sonum gibi ..........Bana ’günaydın’ diyen, eski sabahlarımı... Ünal Belkese |