Eğreti bir baraka gönlümizbe bir geçmiş benimkisi müze kalıntılarında anılar harabe zamanlar bir baraka inşaatıydı gönlüm temelsiz ve eğreti köksüz bir ağaç gibi ve hatta yataksız bir nehir vadisiz bir dağ ve düzü olmayan bir ova gibi dakikaların saçları uzar saatleri heybelere sığdıramazdım gün deyip geçme gebe bir kadın gibi çocukça utanır ağlayamazdım duygularım atlı bir süvari gibi koşardı gönlümde önünde bir yeleli beyaz at bu sendin kırk bin bedende biçimlenen kadın yakalayamazdım şimdi kırk bin bedenli kadın yok bendeyse tam kırk yıl var birde sen varsın ömrümün güzündeyim gözüm hala keskin lakin bedenim vıcık vıcık ve sessiz ve sakin durgun bir su gibiyim öp desen öperim uzun uzun dudaklarından yağmur ıslanmaktan korkacak yıldız parlamaktan dilimden yokluğunun şarkısının hasadı toplanacak bir hikaye uzanacak geleceğe sen ve hatta ben bu hikayenin özü olacak şimdi dümdüz bir geleceğe rekora özlem duyan adımlar atıyorum bir film karesi ve karede sen ve son perdede sana sarılmış ben gelecekle dans ediyorum yüreğimde sen ellerimde sen gözlerime yıldız yıldız gülümsesen ne yapacağımı hiç bilmiyorum bildiğim ve huzur veren en güzel şey Seni seviyorum Kibar Tavasav |