SADECE YORGUN...
“Bazen,sadece yorgun oluyor insan;
Ne küs,ne yalnız,ne de aşık…” Hayatın anlamını tek bir duruma ya da kişiye yükleyecek yaşı geçtiysen bilirsin elbet. Yoo,öyle parmak sallayarak öğüt vermeyecek sözlerim. Bilirim;insan ne kadar yaşasa da, her deneyim başka yüzle çıkıp ters köşe yaptırır sıklıkla. Suskunluklarımı,yaşam yorgunluklarımı anlatacağım en yalın cümlelerle. Yalın ve sade… Yorgunum çünkü, anlayamamaktan da anlaşılamamaktan da belki de. Sadece otur ve dinle, boşluk aç ,bir alan aç sözlerime yeter; kalbinde ya da zihninde... Yalnızım bazen, yorgunum genellikle. Bazen bir şarkının omzunda ağlıyorum,bir kitabın omzunda bazen de… Kimse olmadığından değil etrafta, hüznü bulaştırmaya kıyamadığım için sevdiklerime belki de; insan kalabalıklar içinde de dönebiliyor içine. Dün kapıyı çekip çıktım nedensiz, yerli yersiz içimi kaplayan hüzün izin almadan geldi yine, aldım onu da yanıma kabalık olmasın diye. İkindi güneşi vuruyordu yüzüme, ve saçlarımda rüzgar yaprakları önüne katmış hışırdatıyor, nefesimden başka tek ses bu,izliyorum öylece. İnsan en çok kendiyle karşılaşmaktan korktuğu için kaçıyor yalnızlıktan diyorum. Hüzün,kayıtsızlığıma şaşırıyor,çekip gidiyor ben yüzleşince. Aslında acıtmıyor artık yalnızlık,hüznü takamıyor peşine. Ama yorgunluk benimle yine de,yorgunum sadece… Sahile indim sonra… Seslendim denizin lacivert enginliğine. Sesim karıştı dalga seslerine. Dedim ki;ey deniz , anlam yüklediğim ne varsa benim gibi yalnız onlar da nihayetinde Aynı hayatı paylaşsan bile, aynı rüyayı göremezsin birlikte, herkes kendi aleminin seyrinde… Geçici bir yolculuğun,geçici yolcularıyız sonuçta… Varlığı hayatı yaşamaya değer kılsa da, hayat onlar olmadan da eksikti,onlarla da… |