YOKLUĞUN
Işığı yutan bir kasvet
Uzanıp Karanlığa sere serpe Dokudu ustaca yokluğunu Sonsuz bir hasret örtüsüne Zeytin karası gözlerinden Düştü avuçlarıma ayrılık Ve sen, ey sensizlik şiarı Nerede seni taşıyacak ten Göğüs kafesi mi yarıp çıkan Meçhul bir adam türedi benden Kalk dedi, kalk susma artık Haykır dünyaya, aşkı ve hüznü |