İhtiyarlık HaliŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaşlılıkta insanların son sahneleri
Sekseni, doksanı bulursa yaşın! Kemikler aşınır, diz tutmaz olur. Bakanın da yoksa, dinmez gözyaşın! Bir çift laf etmeye yüz tutmaz olur. Gider güzelliği, kırışır deri O keskin gözlerin tükenir feri İyi göremezsin bastığın yeri Uzağı, yakını göz tutmaz olur Kuru ağaç gibi dökülür dalın Ömrün uzadıkça kenarda kalın Sofrada olsa da kaymağın, balın Kalınlaşır dilin haz tutmaz olur. Bir bir azalırken dostlar, taydaşlar Kendini bilmezler güçsüzü taşlar Elin, kolun titrer, sakarlık başlar Kaşığı, bardağı düz tutmaz olur Bunun aklı gayri yetmiyor derler Bir türlü isteği bitmiyor derler Dünyaya mıh çaktı, gitmiyor derler Can yoldaşın bile, söz tutmaz olur Garibin, yoksulun sorulmaz hâli Elbet, her insanın var bir zevali Işığı körelmiş bir lamba gibi; Pelte eskiyince gaz tutmaz olur Hükmü böyle koymuş mülkün Sahibi Ancak, Kendi bilir varı, gaibi Mafsallar yıpranır bir somun gibi Yıllar, dişleri yer iz tutmaz olur Çare olmaz ilaç, doktor, hastane Bilirsin ki, oynanıyor son sahne Vakit dolar, bulunur bir bahane; Can uçar, bedeni öz tutmaz olur. Mehmet Postallı / 2019 |