5
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1120
Okunma
Bir afet-i yekta ki, harlandı anda busem…
Esrik bir tezahür mü, hoş tahayyül mü desem?
Gülgûn cemali nispet yapar yakut lebine.
Başa cevr-u cefa mı, şeyda ödül mü desem?
O kudretten dökülen bukle bukle saçları
Çeşm-i siyaha inen nazenin tül mü desem?
Müjgan şeraresi mi aklımı zayi eden,
Hilal kaşın üstüne düşen kâkül mü desem?
Gamze-figen açılmış seherin son deminde.
Gülzârın halvetine bigâne gül mü desem?
Koymadı gamdan eser, süpürdü gazelleri.
Şah-ı hûban mı yoksa ayça betül mü desem?
Ola ki boş bir heva; kapıldım, gidiyorum.
Akıbetim hayrolsun; ahvalim kül mü desem?
Mücella Pakdemir
Afet-i yekta: Eşsiz güzel
Gülgûn : Pembe, açık kırmızı. Gül renkli.
Cevr-u cefa: Eza, zulüm
Şeyda: Tutkulu, çılgın.
Çeşm-i siyah: Siyah göz.
Müjgan: Kirpikler
Şerare: Kıvılcım
Gamze-figen : Gamze saçan, süzgün süzgün bakan.
Gülzâr: Gül bahçesi
Halvet: Issız yerde yalnız kalma
Bigâne: Yabancı
Şah-ı hûban: Güzeller şahı.
Ayça: Ayın ilk gündeki hâli. Ay gibi güzel
Betül: Temiz, namuslu kadın
Heva: İstek, heves, arzu
5.0
100% (10)