RUH HAZNESİ
bilmiyorum, ne durumdayım,
herkes, kendi bildiğini okur. ben de kendi bildiğimi, umursamaz bir haldeyim, herkesi, kendi düş dünyam da, zamansız bir oturumda, boş insanların, gıybetini , yapmakla geçiyor, bu üç günlük, zaman dilimi. vakitte dar, biliyorum! ama nedense , konuşmadan da duramıyorum! bir kuşatmanın ortasında, kılıçların, kalkanların, güneşle bir olmuş, yansımalarıyla uğraşıp, bana musallat olmuş, şu sevgi denileni , kılıçların, keskin yüzüne başını koyup, başla gövdesini, bir ayrı oynatmak isterdim.! ama fırsat dahi olmadan, bir ukte, tohum bırakıp kellesini kurtarıyor... bir ispiyoncu gibi, bir düzenbaz gibi, bir yalancı gibi, bir sahtekâr gibi, yüksek bir ikbale sahip! herkesi bir öldürüyor... ve nedense, kimsenin kanı akmıyor. ve her zaman, olduğu gibi yine boşlukların, çığlıksız senfonisinde, çığırtkan sesimle, varoluşlarımın, çatlak duruşlarıyla, sevişme, durumunda kalıyorum. Herkesin ortasında ! yediğim sillenin, acı tarafına odaklanıp, Kendi yaraları mı! kendim sarıyorum. Derler ya; Namert de muhtaç kalmadan. Ve Biraz sakinleşip , Yüzüme bulaşmış olan, Gökyüzü karanlığını, Gündüzün, kansız eline teslim ediyorum. Belki biraz mavilik , Belki birazda, yağmur tılsımı düşer... Cemre’ nin döngüsü gibi. Bir havanın esintisiyle , Bir toprağın ıslak nemiyle, Bir suyun berrak şekliyle, İşte benim yaşadığım ruh haznesi bu... #Peryasız |
Nice güzel eserlere imza atmanız dileğiyle...
............................................... Saygı ve selamlar..