2
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1544
Okunma
Sen her sustuğunda evrim değişir…
Bir şehir buruşur senin yüzünde,
Yüzün hiçbir haritada bulunmaz
Dudaklarında bir orman bükülür,
Yol göçer,
Dağ göçer
Faylar kırılır en ince dalından...
Güneş kamaşır gözlerinde, karma karışır…
Gözlerinde bir okyanus boğulur
Bir uçurum atar kendini derin bir boşluğa
İntihar eder...
Serçelerin lisanı yaralanır
Rengi sararır bütün iklimlerin
Sabrı çatlar bir derenin
Ağlar göğsünde yorgun bir ırmağın...
Irmağın kolu kanadı kırılır…
Sen her sustuğunda nevrim değişir…
Bir çevirmede sorulur kimliğim
Ben adımı unuturum her defa
Bir tek senin adın kalır aklımda
Düşüme kelepçe takar bir polis,
Umudumu bir kodese kapatır...
Ve her defa ilk güz ağrım olursun
Yapraklarım avucuna dökülür
Sehpada asılır yüzüm
Görsen;
Gülüşün ağrır!…
Sen her sustuğunda bir devrim olur…
Sokağa çıkamaz hiçbir ayrılık
Kırlangıçların göçü yasaklanır
Bakışlar kirpik ardına saklanır
Kendimden kendime gidecek olsam
İhlal olur, gidemem...
Sussam,
Aklım körelir bir bıçak misali
Ve yüreğim lâl olur
En çok dayağı ben yerim ruhuma.
Parçalanır üstüm başım
Ayaklanır gözlerimde gözyaşım
Bir ölü deniz olurum…
Susma!!..."
10.02.2019
S.U.
Serkan Uçar
5.0
100% (11)