Hüznün melankolisisenin ıssızlığında solgun gökyüzüm kümeleşiyor esmer bulutlar gözlerime yönünü kaybeden gazel yaprağı savrulup giderken rüzgârlarda yüreğime bağdaş kuruyor hüzün… senin suskunluğunda çoğalıyor yağmurlar kuşkulu bekleyişlere terk ediyor mevsim ne takvimlerde cemre kokusu ne eşiğimde güneşin izi… sahralarda kaktüs büyütüyor yüreğim… lacivert giysilerini kuşanıyor gece sözcükler bisturi kesiği dilimde… hüznün melankolisinde inleyen şiirleri öpüyorum… senin karanlığında kopuyor fırtınalar şaşırırken akıl menzilini başkaldıran yüreğim sarsılıyor depremlerle… ne yana gitsem ne yana dönsem hüsranın sinsi gölgesi… dilimin ucunda çırpınan küflü imgeler çığlık çığlığa… can veriyor iniltiler içinde düşlerle birlikte içimdeki çöl sesli serçe… yalnızlığın ürperten sessizliğine sarılıp her gece sabrın parçalanan taşlarını tespih ederek hayalini gözyaşımla çiziyorum yüreğime… öylece… AA |
Seni okumayı hep seviyorum ve her yorum yazdığımda dile getirmekten usanmıyorum...
Şiir yine güzeldi...
Ama özellikle
"sözcükler bisturi kesiği dilimde"
Bu imge...Mükemmeldi!
Bisturinin inceliği kadar keskindi...
Çok güzel oturmuş şiirin içine.
Sevgimle