castor ve pollux ve ben ve kuzgunun leşiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kars’ın kalesine çıkan biri tam 7 yıl ayrılamaz diye bir kent efsanesi türetilmiş. kars’ta kaldığım yıllarda; daha önce cezaevi olan fakülteden kars kalesi gözükürdü ve ben ordaki kavak ağaçlarında biblolar gibi duran kuzgunlara bakarak; manzarayı benimle paylaşacak soyut bir ikiz düşlerdim. mitolojideki castor ve pollux gibi.
sarıldın yataklara
hayatına savunmalar getirdi uzağına sürülenler duygudaş ve bolşeviksin düşünceni duyumsuyorsun hissettiğini düşünürken ya da sanmaktan ileri hiç gidemedin yüzüne bakabilir misin cevabın? bakakalabilir misin özünden kopmayan bir üzümün anlamıyla? çemberinde yılkı atları soğuk ve karlı iklim acımasız sahiplerin oldu, kahverengi kokuyorsun dönüp duruyor çemberin duymaya çalışıyor binlerce sağır ve lal duyuların sürgüne yollanan 6. sezgin, pay çizgisi altında ezilir saten mimiklerinle gülümse gülmek yakışır savaş başlıyor: polemik ve münazara ve yıkıcı orotoryo -eli bıçaklıyım, infazlarım can acıtır -ürkütücü çelişkileri var doğanda beslenen hayvanlarının hayvanların sonsuza dek yırtıcı bağrımı açıyorum yayvan saflıklarla, melankoliyle mütemadiyen algı zerratlarım yüreğimin yutağında kan durmuş çakılsın içine içine, derinine kurban değil kıyıcı mı? yanlış anladı bu savaş oyunu çocuklarını meydanda sessizce dönüştüm siyah tayfları ve gölgeli krizalit ben artık düşmanım herkes kendini koysun ortaya sessiz zahmetlerle sermaye ve özyaşam masa başında paylaşımlarla dağıtılan ülke teorilerle kuşatılan ruhani yapı yıkıldı ön- karar, son-yargı mihenk çatlağından yeraltına çekildi ve dallara yürümedi su aynı haznede uyuyan ikizim benim benzerim istemeden yerime ikameler ettin, ışık düşürülen cümlelerin gölgesinde uyuyakalıyorum tekilleştik bu yüzden, sebeplerden taşımak büyük suçu bu bencilliğin yalınlığını kuzgunlar yıllarca döner meydanda bırakılan leşinin göğünde kuzgunlar uzun yaşarlar şahitlik o kadar kısa ve hızlı düşün-ce suçludur duyargaları acımış duygular soğuk ve vahşi kuzeyindeyim gidilen yönün piyes havasında üşüyorum temsili ölümlerle yüksek çin sedleriyle çevirdim dimağıma koşanları celse celse itiraflar ey diye seslenmek istiyorum sana; yaşamın büyük savcısı bulutlardan ağır ithamların sonuna dek vahşi kalacağım dağların ve bozkırın mistik barbarlığı ırs tutan ellerimle dağıtıyorum ateşi sert mizacı yaşlandı palazlı suflelerin susup, sadece susup al bir mektup düştü hatrıma en yakın yerden haşre doğru atını süren ulak, senden ve kelamından şiddetle yeriyorum havadisi ruhum ebedi hicve kapıldı gitti yolunu kaybetmiş unicorn sankiliği güzellik kendi burçlarımdan yıkılır kalelerim ansızın şah verdin kurgularıma tesadüfün kaltaklaşan pususu kaltak ve çekicisin doğan, hasta bilinciyle derinden akar vadiye karstik teninde biriken kalkere yazılan yazı gözlerinde büyüyen bebeğin avuntusuz ağlamasıyla okundun yoldaşım, ruhsuzluğumun yüceltilen ikizi castor ve pollux kendini yazan tragedyalardan çıkıp kardeşim ol artık. |