Sığınmak Bir Gölgenin Yokluğunagölgeler oynaşır duvarların hareminde her ah masum bir günahın peçesini kaldırır şuh bir acı öper anadan üryan ruhları bir şehir ezilir başka bir şehrin kaldırımlarında evlerin perdeleri tutuşur kanatsız kuşların matemi örter karanlığın utanmaz yüzünü hiç bir mevsim vaktinde dökmez göz yaşını yarım kalmış duaların kök salmış tohumları boy verir kıtlık günlerinde acıktıkça serpilir içimizdeki kuru dallar nefesinin serinliği tül gibi serilir nefessiz sevgilinin flu resimler gelir geçer zamanın tuvalinden biri öper biri okşar biri yaldızlı bir bıçakla vurur sırtından masum bir mutluluğun hayalini de katletti son dem hiç bir ağacın dalında dilek çaputu olmayan kadınlarla ağlamanın en şehvetli haliyle gülüşmek ölmeye teşne ömrün tek tesellisi şimdi hiç olmadığın kadar özgürce içmek zehri ve acıdan korkmamak sevmek aksine bir çocuğu sevmek gibi ve gölgelerin ellerinden tutup sürgün etmek ellerine frezya |