Avlu
Şimdi sen kalbimin taa öteki ucundan
Ve, Beyaz bir ülkeden seslensen bana Dil ucuyla .. Bütün güvercinleri Ve mor laleleri istiyorum derdim .. Eski bir yol Sisli kapı önleri Kırmızı çatılarına yağmur düşen evleri koysan şuraya, Bozuk para isteyen bir kız çocuğu olurdum belki .. Bir elimiz boş Diğer yanımızda hayat .. Diyorum ki ; Tarçın kokulu kadınları sev mesela Ve uyumayan. Geceleri gözlerinden gaz yağı damlayan.. Falan filan .. Herşeyin, Ve herkesin ötesinde eski bir avluda olsun istiyorum. Kırık bir sandalye ve içimden geçen onca iz Onca ses Bunca acıya rağmen Bir yol uzun bir yol koy şuraya.. Kısacası Bir limon ağacının damağımda bıraktığı mayhoşluktan söz ediyorum.. İnsanın insana ettiği şeylerden, Senin bana. Bir kadının bir kadına işte! Bazen, incindiğim yerleri sayıyorum. Döküldüğüm yerleri topladığım oluyor yerden. Taşı, taş üstüne koyuyorum. Bir nar ağacı kadar etmiyor işte .. Y’ol bu Bir durak ötesi ölüm. Kalbimde zıplayan çekirge sürüsünden ayrılıyorum. Kapat yara bandını kanadığım yerlere Dilimin üstüne Göğsümün üstüne.. Uzalara götür beni diyorsam eğer Bir su renginde Yahut bir yaprağı kopardıysam dalından Kepazelik deme buna Yokluk de, Yorgunluk de.. Ben kalbine doğru yırtılan bir kadın oldum hep. Ben hep içime doğru ağladım. İçine doğru Ne anladın sen? Ve bu anlattıklarımın hepsi Az önce Ve az sonra Biraz öte de Ötesin de olacak aşkın .. Yine de, keskin bir bıçağın ucunu karalıyorum ellerimle. İçimden seviyorum kelimeleri dökülüyor . Dilini ve dinini Tanrı’ya teslim etmiş bir kadın ölüyor şurda diyorum .. Şimdi gelsen Ve bir çiçek açsa şu dağ Kaç yıldız tozu geçer incinmişliğimden Ve kaç yağmur tanesi düğümlenir gökte? Hiç kimse Bir güvercin beyazlığında olamaz sevgilim .. Bir yüzüm olsaydı keşke Yalnızlıktan Ve şarap kızılından yaşlanan bir ağacı sevdim diyorum Bu kadar zalim olma! Bir tahta parçası ver bana en çürüğünden. Eski bir tarih .. Antik bir mısır çarşısıdan Ekşi erik dalı masalları getir Ve bir vişne yaprağından cümleler bul bu şiire .. Bir yol .. Uzak bir zaman büyüklüğünde.. İçimde nar kokusu ile bir yığın orman ağacı büyüyor Geriye doğru koşuyorum. Ve şimdi sevgilim Çakıl taşları hala ellerim de. Üç beş iki Ve sıfır ... Özge Özgen |