DİKİŞ TUTMUYOR AŞK...Hayatın son durağında zarif bir nakkaş İçinin beyitlerini öğütüyor. Ölüm denen sarkaçta kan kusuyor şahika. Derinlerin mealinde çürük elmalar Ve bir şiirin leşini yiyen kurbağa prens. Öğütlediğini inkar ediyor tabiat ana, Ata ata kurşunlarını sonunda kendini vuruyor kilitsiz silah. Pek bir mahmur bulutlar. Yoğun kıvamda şehrin sisi. Ötelenmişliğin gölgesinde Surelerin ihtişamında, kendine tanık insan oğlu. Öldürücü gücü nefretin Ve yaşama direncini arttıran sevgi, Nazireler sunuyor tezatlığın izleğinde Doğa üst bir yaşama sevincine Haiz hasta adam ve gözü yaşlı hemşire. Kamberleri mi avutuyor ne göğün infilakı? Yalandan masallar mı konduruyor Yüreğime kırmızı çizmeli kız? Yontulan şiirler yok Çünkü Yüreği olan her şair kayıpta. Zaman da uykuda; Ölüm aralıksız kol geziyor şiir şiir; Şehir şehir. Bir laneti dillendiren Ve bir ömrü yiyip bitiren düş tanrısı. Arafın çatı katında bir izdiham Gölgeli beyitler var ki bir hikmet Kebir defterine çizdim İstilası düşlerin nasıl ki bir sunum Rahlesinde gönlün Kâh hutbe kâh methiye benzeri kıtalar Açık ara farkla uzağındayım madem neşenin… Esefle yalpaladığım dehlizde Yürek mahkûmu onca beyit İç içe geçen ömrün silueti. Zaman da ırak gözlerden Yol yordam bilmeyen izanı harflerin İskeletinde rüyaların Taş taş üstünde kalmadı Ne yazık! Ayyuka çıkan isyanların solunda Muteber yangınlar kundaklıyor dilek ağacını Ve pejmürde bir sevecenlikle ihya oluyor hasta genç. Herkes hasta. Zaman asla yas tutmuyor. Aşk ise dikiş tutmuyor. Yasta düş perisi Yalpalayan hayallerin kırılmadan hevesi… |
Gönlüne sağlık…
Şiirde dört dörtlük ölçü ve kurgular...
Şiirin sesi hiç susmasın...
............................................. Saygı ve selamlar..