FARAZİaşkın dingin büyüsüne kapılır zaman gülüşü terkedilmiş bir yüz çizerken güz avucumun ortasına kar yağar suların boynuna yular deyi takarlar topraktan sökülen kınsız bir feryadı yoksa yalan mıdır gözyaşının coğrafyası olmadığı nasırına kazma vurulan bir yol içimden kalkıp dağlara tırmanır düşlerini yatırıp bir mavzerin şakağına eşkıya türküleri mırıldanır sonra sıtma tutar kendi yalanıyla ısınanları rüzgâr poyraz bir kılıçla geceyi yarınca ayaklarımı ısırır su topraktan bir ağ atar üstüme korku öksüz bırakılmış yabanıl çiçeklerin koynunda anlıyorum ki yoldaşız ruhunu ateşe sokanlarla tenimde firari kuşların ürküntüsü aklımda kaçak patikalar yaprak dökmüş bir ormanı geçerken vuruluyor gölgem geceye akıyor doğurganlığı karanlığımın sözle bağlıyorlar ellerimi kafama dayayıp üç noktayı 18 ekim 18 ali rıfat arku istanbul |