SIRTLANGIÇdağılmış yüreğimden şama giden kervanlar yollar yalnızlığın yaftası mürekkep hokkasında isyan gecenin karası bulaşıyor rüzgarın kın bedenine hangi kent yalnızlığı doğurmamış ay gökyüzünde çırpınıp dururken vursam kendimi hiç düşünmeden en derin suyun gözesine yosunlarla kan davalı olur şiirler kınına sığmayan bir hasreti bileyler susku pazarlarından çığlık toplayan zaman ey efsunlu bir ağartıyı dağlardan aşırtan şafak güze saplanmış bir mahmurluğu terkeder renkler sen daha gözünü açmadan papatyaların vedalaşır ağaç gölgesiyle dikenli sözcükleri hep kendine batırır şair yaraları kabuk bağlamadan bir önceki şiirin başıboşun sırtındaki boşluğu sahiplenir içimden kambur doğmuş bir dize ellerimde ateş kokusu külden yapma sözcükler zihnimde kalın bir hiçlikle sevdiğim kentler küskün yüzlü sulara aşık olur durmadan kemiklerimi kırarken antik bir ağrı depreşir kuşların yalnızlığı yokluğun yükü kanatlarına binince korkunun esvaplarını giyen karabasan dolanır güz yanığı tenimde halbuki uçurumlar tutar ellerimden gözlerimi açmadan önce kendimden kendime düşen payın hesabını yalnız kendime verince dün budanıp yer açılacak yarına savaşlardan kalma bir ova olan göğsümde o zaman sırtımdan atıp kör kuyuları çıplak sularda yanacağım yüreğimdeki yangınları sulayıp 11 ekim 18 ali rıfat arku istanbul |
Kalemin susmasın
__________________________Selamlar