Ben aşk'ım
Ben kimin biliyormusun
Cennetin gülüyüm, gönüllerin gülizarıyım. Beni öldürmeyin, ben sürünerek yaşamaya razıyım. Ben aşk’ım; Şirin’in uğruna Ferhat’ın çıktığı yokuşu, Yüreğinden zıpkın yemiş bir Ebabil kuşu, Tüyleri dökülmüş, bulutların eteğine resmedilen, Gamzelerin ardına kıvılcımlar ile gizlenen, Tahta taputun içine konup çivilenen, Yetiminlerin bağrında, göz yaşıyla filizlenen benim. Leyla’nın vahalarında saadet burcuna çıkan, Kum fırtınasının ardından erdemli bir şekilde bakan, gümüş saplı ibriklerden bade şerbetini irem bahçesine döken, Tahtının üstünde bir kralın ciğerini söken benim. İki kadeh içince meyhane köşelerinde yıkılan o adam değilim. Ben, Nefret dolmuş, kin dolmuş bir cam şişe değilim. Ben can şerbeti içen biriyim! Bakmayın siz bazen tatlı bazen akrebin zehriyim. Bazen yetimlerin, bazen mazlumların şehriyim. Siz belki güzel latifelere güzel sözlere aşıksınız. Ama sözlerin, şiirlerin aşık olduğu dil benim. Bir kuheylanın toprağa vurduğu toynaklarına, Fezayı bağlayıp dolaştıran güvercinin kanatlarına, Keskin bir uçurumun kenarında büyüyen, Karlar altında donmaya alışkın kardelenin yapraklarına, Hazan vurmuş kırmızı orkide’ye duâ eden benim. Nazarından çatlayan taş benim. Göklerden hicret eden kuş benim. Siz belki bu alemde ki şaf, şafatalara aşıksınız. Siz belki bir kuş sesine, bir yıldızın kayışına aşıksınız. Siz belki sabahın buğusuna, göllerin kuğusuna aşıksınız. Oysa ben; Medrese bildiğim gönüllere aşığım. Ben ne dünkü, ne bu günkü dünya değilim. Gecelerin gün/eşi gönüllerin ateşi benim. Hayel köşküne kurulmuş şah benim, padişah benim. Yıllarca boz bulanık sularda akan, Bir pelikan misali kumsallarda yürüyen, Merhamet vazosunda yıllarca susuz kalan, Volkanlar misalı patlayan, susuz bir toprak gibi dudakları çatlayan, Bozkırlarda yağmura hasret olan benim. Çaresiz takviminlerim yapraklarından düşen, Nefesi sitem kokan bir şairin dudaklarından düşen, Melekleri bile gök yüzünden gülümseten, On sekiz bin âlemi benimseten, Kimsesizlerin sürgün evi, kainata inen Nebi benim. İki dudak arasında püsküllerin, okşadığı söz benim. Ay gibi pırıl pırıl gönülleri, süsleyen yüz benim. Evliyanın dilinde saklanmış, sır benim. Rahmet kapılarından çıkıp, Cennetten inen nur benim. Çünkü ; Ben aşk’ımm..! HARUN YILDIRIM |