BİR BU EKSİKTİ
koynumda ki düşlerimle
ve kırık imgeler imle umuda yolculuğa hükümlü çıkıyorum bir bu eksikti kal diyebilseydin bana keşke keşke görebilseydim mürüvvet imi hüzünlerle tanışmak sorsan kaderin cilvesi sormasan yüreğine batan yorgan iğnesi yerli yersiz sevişmek mi istiyorum yoksa yoksa meyler de mi saklı efkâr dağıtmanın cazibesi bilmem ki nereden çıktı şu Rus ruleti gavur eziyeti nereden çıktı şarap köpüğü akşamlar okunuyor arzu halim den bilir misin nakıs kalan cümlelerimde ne denli sen vardın habersiz uğruyorum imbatına belki de yüzünü onun için ekşi tin avuçlarımın arasına bırakılan feveran barız belli olmasaydı eğer bu kadar eziyet çekmezdim bu kadar da kendimi basite indirgemez idim artısı yok hiç bir şeyin bundan sora bana bakarsın müşteri kılığında bakarsın gecenin en koyu karanlığında mumla arar seni hülyam dünyam mumla arar nerede şahı-veziri nerede meddi-cezir’i ben nerede sen nerelerdesin bir bu eksikti balıkçılar boğaza küsmüş yürekler yanmış tutuşmuş demek ki yalanmış bulutun yağmura özlemi sesi kısılmış martıların yel ekeni yalanmış yoksa yanlış tirit ine mi bandır dik yada kendimizi mi kandırdık bir bu eksikti başka çaresi yok ben bu diyardan firar etmeliyim ve tuvalime yeni renkler eklemeliyim nar tonunda kızılı başaktan sarıyı açık maviyi şafaktan pembeyi ise dudaktan sök meli im |