eski zaman eşkiyaları
varoşlarda yoksul işciler/ buğday tarlalarında ve pamuk ovalarında ırgatlar çalışıyorlardı/donuk gözlerle yakalarımızdaki nazar boncuklarının altın iğnelerine baktık daha tanrıyı tanımadan/emekleyerek yolduk saçlarını gökyüzünün/dokundukça yağmur verdi bulutlar gözlerimize/krizantemler kasımda açarmış/birileri varmış dağlarda..
hakların ve halkların kırıldığı bir çağdı.. sen hiç çoban ateşi görmedin bir başına kalmadın dağlarda ve eşkiya gecelerde korku örmedin zifiri yalnızlıklara.. bezmemiş yöreme göç..gecesiz boşlukta fişeklenen duyguların şahin kanatlarıyla.. kaşlarının kuşatılmış hırçınlığıyla fildişi kabzasına işlemiştir adını düzmesiz hançer----iyi lirik---- ve nazlı bir ayın dilber oyluğunda şavkımıştır. zahmetli...haylaz.... dikey bir ışığa döl atarken yalnızlık.. (üçü gül-biri karanfil 4 çicek) 4 ter damlası zencefil kıracak mermerini sarı alnın ---doğu sancağında yankının--- üçü gül biri karanfil.. dört çicek kokuyor yamaçları mermilerle ışıyan dağların.. dört gün göçmen bakışlım ley kartal yuvasında dinginlik ve kaygılı günler sonrasında poyraz suskunluk. servilerin dalından servilerin ve sürgünlüğün sürgünlüğün..! ve mermi yemişliğin bağrından yıldızlara yükselen gözleriyle kırılgan coşkulu türkülere halay başı evrensel ezgilere lirik dize bizbize dolun--güz nöbetlerine koşacağız bizbizi sevmelerle aşacağız sen bunları bilrsin budanmış eğilimlerin kovuğunda uyursun bir çizgi daha eklenir teninin alnacına --doğacaksın yeniden --son alacasında yağmurun imgende çiftleşecek dingin ortancası baharın.. GBa |