ESASLI KEDEResmer bir yalnızlığın en yoğun kuytularında kirli saçları, kaşıntılı sakalına huruç ediyor rüzgar. -çıplak ayaklarına- kim demiş mevsim bahar sen hiç; tek çorap ayağında-aç karınla beyoğlunda tutuldunmu sabah ayazına ?. - bu şehir küf kokar- istanbulun en dar sokağında gözlerinde uyku yerine, olağanüstü bir akşam var her adımda önüne esaslı kederler sızar. -çöpten çıkan bahtla insan bir öğün doyar- kir pas içinde camlar lirası görünmez üçün, yalnızca döner yazar koca göbekli aşçı geçen kızlara azar. -geçenler de- dondurma kokusuyla ihanet saçar- biri de var ki bağırıyor geçmiş köşeye seyyar gitarıyla diyor lavinya gitme. -aman gitme- mektup gözlü delikanlılar caka satar ellerinde telefon sallar, converse ya a ayakkabı adımları zıplayarak atar. -havan kime lan züppe- gördüm sendin işte yüzünün yarısı yoktu yerinde, insan yazıyordu kimliğinde esaslı kederler de düşmüş önüne. - yeryüzü karıştı gökyüzüne- üstelik; pantolonu çürümüş gömleğin tek kolu da yırtık, gel şöyle yamacıma amca üşüme. -önce ucuz bir lokanta söyle- sonra da gidelim en yakın şarap evine. |
dolanıyorsun ay gibi
kederlerin krallığını ilan ettiği cümlelere
oysa sen zaten hederdin
keder sadece ellerin
sirayet etmiş oynak bakışlı ayyaşlar
çıkmaz sokaklarında şimdi yalın ayak
sızıyorsun
melamin tabakların çiçeklerinden
bir de kederden
sesin çığırtkan
ayıp düşlerime
elleşme
içiyorsam
bir de senden geçiyorsam
bil ki kederimden
hem de jantisinden...
...
yeniden yazmak gibi kederi...oysa basit bir A ile E nasıl da bıçak sırtı...
kAder boyuyor intiharın soyutsal gerçeğini,tünelden hemen çıkınca ışıklı,janjanlı ve bir o kadar kusmuksu darağacını...
oysa kEder her zaman hazır ve nazır bekliyor, üç kuruşa beş köfte bedenlerin pazarlıklarını imam adnan sokak da...
tuhaf şey işte...insanaın kader diyesi geliyor ama besbelli keder işte...
kederli kaderlerin direnci bitmez...bitemez... kederimin gülümseten yüzünü gördüm...gülümsedim...
alicengizoyunu