dekadans travmalar getirsin ölümü
kom bacasından tüten sitemkar duman kirletirken dünyayı
sarı topraklardan sulanmış sarı çamurlarla sıvarım görmesinler diye duvağını ellerimde katran karası ağlamalarını biriktirip idam sehpasına adımlarken bir neslin öncü oğlanları ya da kesilesi bir sesi tıkarken çıktığı yere sert bakışlı katı giyimli amcaların avuçlarına ödünç veririm gözyaşlarını... bir arınma telaşesi kaplayınca insanlığı felaketler diz boyunu aşan yangınlardan ağar ve yetmeyince söndürmeye kabaran okyanus suları dalarım enginlere boğulmakta nesi nefesinle yaşarım!... ben cehennemde yanmaya dünden varım... bir begonya ağacı kadar diri kalırım ölüme ve en az palmiye gibi yeşil kalırım yapraklardan öte birde ada vapuruna son adımımda selamlamışsa güneşi mağrur bakışlı afilli kadın yani hayal perest kızkulesi bir ölümde neymiş insanlık için binlercesine varım liğme liğme doğramalı etimi bir kısmıyla üşüyen ruhları ısıtmak adına üfür üfür yakmalı ve beslemeli kalanıyla sokak aralarında tüneyen aç köpekleri ama sonunda adı konmalı yitikliğin ve kahramanlar analardan yeniden doğmalı bir kom bacasından tüten asi duman kadar patlamaya meyilli lavlarımın birikintisi ya da sokak arası kerhanelerinde doğan bigarip çocuklar gibi annelerin siyanürle yıkanmasını dilemeli ve avuçlardan kayıp giderken sarı çamurların yortusu bir damla gözyaşı becerilebilirse ağıt diye dökülmeli... |
felaketler diz boyunu aşan yangınlardan ağar
ve yetmeyince söndürmeye kabaran okyanus suları
dalarım enginlere
boğulmakta nesi
nefesinle yaşarım!...
ben cehennemde yanmaya dünden varım...
.............
Enginlere susayan okaliptüsler yorgun...
sen...