bir epoksi girdabında sınanırken ümitler
deli dolu geçtik ateş hatlarından
sevdikçe mermi yağmurlarına tutulduk
mermi yağmurlarına tutulunca sevdik
nasılda bölüyor öykülerimizi
vah vahlar imiz
ahlar imiz nasılda bölüyor



belki it dalaşı bu seyrüsefer
belkide hızar talaşı
ne çok şeye de mal oluyor
bu kısır döngü savaşı



inatlaşır kefilsiz dillerde ki biat
bu kefere akrebin rehin aldığı saat inatlaşır
oysa biz melez denizlere yüz sürmüştük
içinden çıkılmaz dehlizlere
ecelden yanıktır türkülerimiz
ahu damıtır tenlerimiz
acıların voltasına takılmışsak eğer
maziden nefes alıp
maziye nefes veririz



ağıt mıydı söylenenler
namüsait miydi eğlenenler
kimdi ardımızdan bizi kollayan
bizi kovalayan kimdi
hiç öğrenemedik



her yanımız hasret kırığı
her yanımız hicran kırışığı
harmanımız da bir ömür dur savrulan
kekre bir hamur



size güç yetmez
akılda kâr etmez
sobeler hüviyetsiz
ebeler basiretsiz



her dalışın bir ahengi var
her alayiş in ise bir rengi
bu kaçıncı atlayış
bu kaçıncı ninni
kim bey kim efendi
bilemedim
bütün acıları içime gömdüm
hala kendime gelemedim