UZAK ZAMANLAR YANGINIsuyun azından ateşin külünden durmadan uyanan bir mezarlığı yaşayıp geçtim içi dışı karanlık bir dünyaya kıvılcımlar saçan bir aşkı bulmak için ölü ağaçların korkuluk nöbetine durduğu rahmi çürümüş topraklarda nasır tuttu adımlarım payandası kırılmış bir gök dururken omzumda yollara demirbaş yazdırdı beni gümüş bir hançerin ağzında oynayan zaman yılkı sular anaç bir yalnızlığa gömdü bulandırılmış gövdesini saçlarımda kayboldu sırtı yosun tutmuş bir rüzgâr geride kaldı tek nefeste geçtiğim çocukluk ürkekliğimle oynaşıyordu kuşlar boş bulunmuşluğumun dallarında neresi kalmışsa göz değmemiş bir düşün orasında aradım aşkı pul pul derisi dökülmüş bir günün yorgunluğu yapışırken ayaklarıma gamzesi ay ışığında belli olan dorukları kar kaplı dağlar göz kırpıyordu şaşkınlığıma kollarımdan tutuyordu menziline vardıkça uçurum tüküren yollar sen sevgilim kaçıncı ölmüşlüğüme ağladın ve sevindin kaçıncı dirilmişliğime ben aşkın ateşini kaptım arzın cehenneminde tepinerek medeniyet sustalısı ruhuma dayandığında kanımda koptu bir kıyamet sevgilim çalıntı bir ateşi gömdüğüm yüreğimi nar kabuğunun altına sakladı zebaniler bin parça ederek gözleri deniz kokan kentlerde çiçeklenirim artık suyu geçip susuzluğa şarkılar söyleyerek sana yamaç düşlerde beklerim ayak seslerini kendi gölgemde gezinerek 7 eylül 18 ali rıfat arku istanbul |
Sade bir dil, akıcı bir anlatım, vurgular yerli yerinde
vurgulanmış, yürekten gelen seslenişti....
Alkışlıyorum sizi ve değerli çalışmanızı...
Başarınız daim, kaleminiz tükenmez olsun....
Selam saygı şiire ve şairedir.