2
Yorum
7
Beğeni
4,8
Puan
714
Okunma
bu geceyi ateşe veren göç
umurumdur
peçesi tenimi yırtar
suyun yumuşak
lakin öldüren elleri vardır
damlalar sırt sırta verip
bir isyana karıştığında
ey simyası altın düşleri boyayan
ölümleri ve dirimleri vareden hayat
bıçkın delikanlılar ve inatçı aşk
aynı akdin çocuklarıdır
papatya duruşlu kızlar ve hasret
toprağın aynı damarından kabarırlar
süngüsü düşmüş zamanın ortasında
tarifini akan suya gömdüğünden şiir
yalnız akışı görüp sevinenler ne çoktur
ne yaradan sızan kan
ne reçinesi bir koca sedirin
ne de toprağın elleriyle
gökyüzüne dizdiği damlalar
bunlar umursanacak şeyler değildir
gözlerini bakmak fiilinde unutanlar
onların şiire susuzluğu gündelik
onlar ki
küçük esintilerde fırtına koklayanlardır
yalandır içinde ateşi taşımayanların
dumanlı halleri
uysal yaralar taşıyan kuşlaradır kafesler
umut bir zırhın deliğinden kaçar
dağların bağrını delende geçitler
ve göğüs kafesini parçalayan bir kardelendir şiir
şair kendi yarasını açıkta unutandır
ve yokluğun çemberinde köşe bekçisidir
uyanmazları uyandıran bir rüyada
14 eylül 18
ali rıfat arku
istanbul
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)