YALANCI HAYATLAR
Hep aynı yerden kırılır mı insan?
Hep aynı yerden kırıldı umutlarım.. Dilsiz bir şiirde unuttum kekeme çocukluğumu.. Tekil uykulara kapanırken gözlerim, kıyametim oldu vuslatlarım.. Çarmıha gerildim dipsiz sevdalarda, utangaç gözyaşlarımda temize çektim günahlarımı.. Pansumanı gecikmiş yol üstü sevdalara yazıldı adım.. Kararmış bir gökyüzünden düştü, düşsüzlüğümün öksüz anıları.. Merdiven altı sevdalarda yaşadım aşklarımı.. Miadı dolmuş intiharlardan geçtim, başıboş sevdalardan. Hala tazeydi yaralarım ve hala kanıyordu, yüreğimin küçük avuçlarında anılarım.. Hüküm giymiş sözlerim susuyordu, katran gecelerin sabıkalı sabahlarında.. Zamana bir kere yenilince insan, korkuyor artık herşeyden.. nefes almaktan bile Suskunluğuna doyamadığım, varlığında öldüğüm sevdalarım oldu.. Kimi zaman yüreklendirdim harfleri. Sessiz çığlıkların içinden geçerken, kalemime yansıdı yüzümün soğuk rengi.. Dündü!.. Dün.. Herkes yorgunluğunu atarken yarı uykularda, ben sert acıların üzerine ilmek ilmek işledim harflerimi. Tek bir motifini bile es geçmedim hayatın, Düşlerime yabancıydı sevdalarım, bir o kadarda yalancı.. Hayat diye hüznü sürdüm yüzümün çizgilerine Acıyla büyüdüm, ben büyüdükçe içimde büyüdü acılarım.. Koca bir şehirde yabancıydım.. Her yanı dağlarla örülü yüreğimin ortasına, bir şiir mabedi kurdum kafiyelerden arınmış. Kalemi elime her aldığımda, öyküsüzlüğümün öyküsünü yazdım beyaz sayfalara.. Kendi cenazemi taşıdım omuzlarımda.. Dikiş tutmayan ağır yaralarım oldu.. Kurduğum aşk cümleleri, imlası bozuk devrik cümle diye düştü sayfalarıma.. Gözlerimde ne zaman bir umut belirse, gizli bir kürtajla alındı ellerimden.. Can kaybından ayrılığa hüküm giydi sevdalarım. Sevdanın dili konuşulamayan bir alfabeymiş, sevince anladım.. İçimde ölü doğmuş binlerce şiiri uyandırdım uykusundan Tuzu eksik olmayan gözlerime uyku haramdı sanki. Cevabı bilinmeyen bir bilmece gibiydi hayat, bu yüzden cevapsız kaldı tüm sorularım. Faili meçhul tüm cinayetlere yazıldı adım. Ulu orta sızıyordum ayrılıkların içine, Yüreğimde onurla taşıdığım vakitsiz yüzlerce cinayetlerimle giriyordum her güne. Sevdaya her arka çıktığımda, soluğu kesildi sözlerimin. Kayıptı! Uğruna bir ömür verdiğim düşlerim. Hain bir pusuda şehit verdim yüreğimi. Uzaktı gittiğim tüm mesafelerim. Kalabalık sanıyorken her yanımı, yanlızlığa çıkıyordu adımlarım. Adıma yazılmış rollerdi ustaca oynadığım, Hep!.. acının repliklerinde takılıp kaldım. Tüm cephelerde onurluca tek başıma savaştım. Bir temmuz gecesiydi, içime düştüğünde acılarım. Yakın yollarım uzak oldu bir anda, kahpece örülmüş bir mayına bastı ayaklarım. Eriyordum takvimlerin gölgesinde Üzerime atılırken tüm suçlar, cinayet romanına konu oluyordu sevdamın adı. Bir temmuz gecesiydi!.. Düştü ellerimden yüreğimin bir yanı.. Uyanamadım aydınlık sabahlara. Güzel bir masal beklerken hayattan, o kabuslar sunmuştu bana.. İçime!.. ta yüreğimin en derinine işledi vurulan her hançer.. Suskunluklarımdan anlamlı cümleler adadım, kayıp şiirler mezarlığına. Sesimin en sevda haliyle anlattım sevdamı, demlendim aşkın ateşinde.. Aslında hepimiz rehiniz hayata bir yerinden.. Kimimiz aklını rehin bıraktı.. Kimimiz yüreğini.. Kimimiz ise geleceğini.. Hüzünlere gelin etti kimimiz geçmişini.. Bir temmuz gecesiydi!.. Bin parçaya bölünmüştü bedenim İçimde yeşeren umut filizleri kökünden koparılmıştı. Yüreğimden sızıyordu karanlıklar, adressizliğim yüzüme bir tokat gibi vuruyordu. İçimde biriken tüm savaşlara başlamadan yenilmiştim. Sancağını düşürmüş bir asker gibi düşmüştüm yere, son bir kez öperken toprağı dudaklarından, ölümü bin kez prova ediyordum gözlerimde.. Bir yüreğe kaç mezar sığar?, Bir yürek kaç ölüyü defneder canlı haliyle?.. Bir temmuz gecesiydi! İğfal edip aldın yüreğimin bekaretini.. Utanma! Artık gel al geriye kalan emanetini!.. 10/25/2017 S.tatar... |
Şahane bir şiir inşa edilmiş…
Şiirin sesi hiç susmasın...
............................................. Saygı ve selamlar..