Sevda Ayetleri
I.
kulağıma üflediğin müstehcen sözlerin hatrına yarama tuz diye bastım seni unutma II. karanlığında bir sesi var / belledim göğün hükmüne biat etmeden suyun ruhunu okşamandan ay ışığında saklıdır şimdi sözün manası gelirsem bir sana iki çekiç seslerine III. dağlı bir zılgıt kadar uçurumum sana gözlerini kapatırsan düşerim boşluğa boşluğun uğultusu ve suyun ekşiliği kavmimden kalma bir bıçak gibi sırtımda IV. eflatuniye kaçan bir Diyarbakır akşamından ay tülünün sarılığı düşünce Dicle’ye kanın sıcaklığı mayhoş öpücükleri alevlendirir şahlanan bir at gibi dört nalayım teninin kaygan zemininde namütenahi ahlamalarım yırtıyor göğün kulaklarını sedef bir yağmur gibi dökülüyor saçların üzerime V. taşı sıksam suyunu çıkarırdım taşında bir kalbi olduğunu bilmeden bir taş atıyorum günahkar ellerle geçmişime sensiz geçen günleri öldürüyorum ayıklıyorum bir bir kötü anıları vakit/lice babam oluyor zaman düşüyor yadıma beyaz tülbentiyle annem VI. Süryani bir sarhoşlukla el sallıyor güneş kerpiç evlerin damlarına Erivan radyosunda ’sarı gelin türküsü’ aklıma sen düşüyorsun Paris sokaklarında iki el kurşun sesi duyuluyor sonra ilkini sen duymuyorsun ikincisini görmüyor gözlerim kalbimi hırpala salkım saçak sal köklerini içine paçalı güvercin gibi özgür kıl kanatlarımı sonra düşersem kuy(t)ulara aklıma damıtırsa zehirlerini kör yılanlar kanımı em tenimi bağışlama VII. toprağın bağrına düşen tohum bir Ermeni türküsü gibi sızlatır içimi büyür filiz verir vaktince işçinin alnındaki ter alevlendirir ekmeğin buğusunu VIII. ağzını ağzımla kuruladığın çocukluk günlerinden yönümü kaybettiğim şimdiki an’a Ana sütüyle damgalanmış boynumun titrek mum alevindeki kıyamıyla bir derin kuyu ki gözlerin ve yüreğimin çoraklığına yağınca şerha şerha hislerin kül oluyorum yakama sus iliştirip kanıyorum geceyi IX. gece matemini boşaltır şehrin arka sokaklarına anız bozumunda dört nala sürünce dağlılar atlarını nabzı durdu zamanın duyuyor musun LaPaix |