Partizanmetal çiçeklerle bezenmiş gökyüzü bir yağmur az gelir yüzümüzdeki kire I. göğsünü karanlığa siper eden arkadaşlarla ben ölümün gölgesinde türküler söyleriz yağmura karşı şehir büsbütün ıslanmıştır toprakta ıtır kokusu taze kelebek zaman diliminden geriye çınlaması kulaklarımda çekiç seslerinin II. incinen bir çocuk kalbiyle ben dumura yatmış izliyorum olup biteni yapraklar sarı , hava hüzünlü ve teşne ve ıssız koylarda atlılar nallarında öfkeli bir çağın sesi ~bağırsam sesimi duyan olur mu ~bağırsam hırçın maviliklerinde şehrin ~ bağırsam yağmur kokusu sinmiş ağzımla yasak bildirileri öfkem bir bayrak gibi çekilir mi göndere kanımı donduran mevsimin kesilir mi dili III. ağaçlar bodur kelimeler kifayetsiz saçlarım dağınık ve kirli kan çanağı gözlerimdeki umut boz bulanık suların serkeşliğinde mayhoş çünkü bedenimi diri tutan içten bir gülüş ağzıma diri memelerini sunan sevgili bereketli teninde bir rençper nasıl işliyorsa toprağı bir partizan nasıl savaşıyorsa can havliyle ve bir gerilla nasıl ki kendine ayırıyor son kurşunu yarını göremem düşüncesiyle günü birlik sevişmelere babilden üzüm sağar gibi ince ince sığınıyorum putsal bedenine IV. uzayıp kısalan yollardan geriye anılar devrim hayaliyle yanıp tutuşan keman çalarken göğsünden vurulan çakmak gözlerinde cehennem yangınları ve suskun bir dağ gibi mağrur öfkeli ve asi Kürt çocuğunun sesi yankılanır bakraç bakraç hüznü damıtırken karanlık ebrulî bir sevinçle çocuklar çiçek çiçek dizilirler okul sıralarında yeşil gömlek ak yaka düşlerin sonsuzluğunda bir şair intihar etse ki bu bir ihtilal halidir yaşama karşı ödünç alabilirim kristal sözlerini nasılsa temizlenmeyecek ağzımdaki uğultu rüzgarla yıkanan bir kaya parçası gibi ömrümü törpüleyen zamana usul usul gizli bir bildiriyi okuyup bir partizan ölmüş derim karanlık sularında hayatın |
biz okuyucusuna sundugun için
saygılar yoluyorum