ÇAY KARAM
sustu kayıp gazinosu
sustu şarkılar paletteki renk sustu fırçadaki halay ve bu gece ilk defa Marmara da ki kıyıya vuranlar sustu artık ne vapurlar mevcut nede tayfalar nede o soğan misali göz kamaştıranlar bir gecenin izbe demin de soluklandı yok oluşlar sardı olta kamışlarını nedamet öyküsü sardı boş dönme korkusu hayır hayır bu benim yüreğim değil canım ciğerimde ne fala inanırım nede mukeddarata bir sana mecburum bir tek sana vurgunum çay karam gerisi davul tozu minare gölgesi sanırım bir yük sanırım bir angarya bu mevsimde geleceğim demiştin bilmem ki hala ne bekliyorsun bu orjinal zehir bu tropikal kahır sensiz nasılda boş sahil nasılda kötürüm şehir müfreze nöbetçilerinin gözü önünde nasılda çalmışlar sevdaları rıhtımdaki yıldızları nasılda çalmışlar ne çıkar ki ahit yakmaktan göz yaşı akıtmaktan ne çıkar söyle çay karam benden kötümüsün bizim yokluğumuzdan ne çıkar boş emziğimiz var ya ta dipte mavi gök yüzü ta dipte günahsızı suçsuzu her gün bir yenisi başlar ötekinin miadı dolunca her yol bu duraktan geçer gece olunca bir sırça bazılıka arsası tanrının tapusundan köpek var girilmez tabelası okunuyor kapısından hangi alemlerde şimdi o Bağlarbaşı o zümrüt koru ilk yoncayla tanıştığım yer ya o çapkın ısırganlar, dikenler insan soyununca hissediyor tabiatın nelere gebe olduğunu tanıdık bir filim şeridi geçiyor gözlerimden gel gör ki kopuyorsun en efsun yerinden sonra duble yabancı göz duble yorgun omuz hasret avlusunda bir güz vakti çekince ipini mesafelerin ayaklarıma yığılıyor uygunsuz bir tünel geriniyor sefil zifiri kara bir hınzır gülüyor gıcık gıcık ukala ukala şimdi gölgeler sığ ışıklar resmen aciz dizilmişler peş peşe patavatsız mor sarmaşıklardan alamadım ilham gücümü şimşir ağacından ısmarlayamadım sediri mi ,zigonumu hoyrat yağmurlar nezdinde martı çığlıklarına karıştı gitti ömrüm duy sesimi çay karam duy gel ne olursun |
Oğuzhan KÜLTE tarafından 8/23/2018 11:06:33 PM zamanında düzenlenmiştir.