Sonsuz Aşk: Azra
Azra ıslığını çalıyor rüzgâr,
Topla dağılacak ipek saçların. Düşerse peşine yüklü bulutlar, Tut elime konsun, yağmur kuşların. Her an eşi ile gezen üveyik, Cama dayadığın yüzünden öpsün. Kirpiğini tutsun bir alageyik, Alnımın çatından ok diye vursun. Azra takvimimde yapraklar soldu, Ağaçta kalanlar ondular sanma, Dibine döktükçe hepten soyundu, Yokluğuna kuşlar kondular sanma. Sitem için değil, sensiz kollarım Sarmadığı tenden izler taşırlar. Yolcusuna meftun benim yollarım Gümüş halhalından seni tanırlar. Azra gözlerime insaf eylesen Çanaklarda kanım uykuya hasret Sevgilim üstüme hüznünü sersen Uzaktan el eder kasr-ı saadet. Adın bir deliksiz inci tanesi Boynuma gerdanlık ol da asayım. Basılmamış kumda çöl bakiresi Dilindeymiş serap uzat tadayım. Azra yaslı ömrün gamlı yokuşu Sabahında yolum, in beş yüz adım, Sen misin bana yük, akşamın kuşu Uzar aynı yollar bin beş yüz adım. Yokluğunda öksüz okşadığın saç Omzuma hasretlik çekenler düştü. Ateşle sınandım, dedi göğsün aç Kurtlar soframıza bir bir üşüştü. Azra ne öğrettin bal karıncaya Okurmuş ardından suya dualar, Kokunu yollamış güller semaya Buram buram sensin bazı akşamlar. Yaseminler solar seni koklasa Beyaz esvabını çıkarır atar. İnce bir sızıyla aşkın yoklasa Arından tutunur çiçeğe nektar. Azra ipek şalda gördüm yüzünü Aşkta Kays’ı geçmiş diyorlar bana, Sar onu tenine örtsün üstünü Hurilerdir döken bu közü cana. Bir hurinin parmak ucunu görsün Saklayamaz aşık eksikliğini, Kader ağlarını hızlıca örsün Çaldın sanacaklar güzelliğini... Azra; ince fidan, tüy kadar hafif, Rüzgârdan ejderha yollayasım var. Ateş kusmayacak, kuş kadar naif, Binersen yolunu kollayasım var. Hep derler yalnızlık Allah’a mahsus İzin ver bir gece sende kalayım. Lâl olsun dillerim, gözlerim mahpus Sırma gümüş tenden efsun alayım. Azra oturalım ateş başında Gözlerine nazır her yer muhabbet, Getir yazsın kader, kalem kaşında Okunsun alnımda hükm-ü müebbet. Var diyorlar adın, yar mendilinde Beline sarılmış altından kemer, Onlar kadar mesut olayım ben de Vursunlar canıma aşkından semer. Azra sevda kuş mu, kanadın açar, Ağzıma geliyor bazen yüreğim. Uzat ellerini sanmaki kaçar, Gıyabında bağlı sana bileğim. Katar katar gökte gezer turnalar Düşlerimi sardım kanatlarına Uzat avucunu yaksın kınalar Bizimle ersinler muratlarına. Azra bilmiyorsan aşk nağmeleri Derin bir nefes al, dal yüreğine Sinende yatan o güvercinleri Uyandır bendeki kuş süreğine. Gönlüme lehimli saçındaki tel Yokluğunda hüzzam çalar geceler Şenlenecek bağrım, yeterki sen gel Göğsümüzden içsin aşkı serçeler. Not: Vamık ve Azra mitiyle devleşen bin yıllık aşka ithafımdır.... |