u'mutsuzluğun firâkıgelincik tarlası saçlara hüzün düşerken mum alevinde raks eder gece dönüşsüz makamlarda çınlar ses bölünür kimlik sevilmeyen rüyaların girdabında çakıl taşlarına dolanır ayaklar git gide kuytusuna çekilmeyen gölgeler örtü olur üzerine fermansız bir emrin ilmeği boyunda düğüm düğüm avuç içleri su gibi aksa da zaman bilinir firâkı yakındır u’mutsuzluğun sonuçta gün ışığına âşinadır gözler üryanlık deminden ayrı düşen iplik parçası sanki tek tek tüketilen ölümler ardı sıra yorgunluğu haykırır sesin tınısı sessizce çağlar kabuksuz yaralar kimse duymaz kimse bilmez kanamışlığı ...bir tek o dilin esrikliği günahsızlıktan oysa söylenen her söz o’na ait göz pınarları kelepçeli ölümüne gözyaşına yer yok çünkü cennette bir sen olacaksın gökyüzünde bir de o ....güzeller güzeli boncuğuma kuzeyinkızı//gözyaşınınardından |