FADİME...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Çocuk gelinlerin henüz olmadığı ve kadın cinayetlerinin işlenmediği bir zaman dilimi…1980’li yılların başı ve okumayı söküp kendime yeni dünyalar yarattığım nice kitap ve kahramanı… Fadime de onlardan biriydi. Tayini çok ücra bir köye çıkmış, idealist bir öğretmen ve hayatının en güzel ve verimli çağında hayata gözlerini yumup geride öksüz bıraktığı onlarca öğrencisi bir nevi evladı. Tıp geç kalmıştı çünkü imkânlar elvermiyordu yaşadığı köyde ve sıkı sıkı yumdu gözlerini hayata hiç beklenmedik bir anda. Çocuk aklımla kendimi onun yerine koymuştu ve ölüm ilk defa devleşmişti gözlerimde ve nasıl da acımasız addetmiştim bu küçücük yaşımda, ölümün en tehlikeli ve beklenmedik misafir olduğu gerçeği ile. Keşke ölüm hiç telaffuz edilmese ve sevdiklerimizden ayrı düşmesek… çok mu bencilce peki, sevdiklerine sıkı sıkı bağlanmak ve hayattan kopmamak? Sen benim ilk kahramanımdın sevgili Fadik. Tutan yasını kelamın, ince uçlu bir yol şarkısı: Makberin izinde teferruat yüklü sundurmada Boynu bükük elyaf hüznü ile Sıradan bir gece belki akşamın az sonrası Yarının da öncesi iri balyaların fink attığı Yürek zincirinde Yaftalanmış cümleler kadar bayat bir söylem… Geçmiş olsun, desek ve geçse her şey. Keşke’lere Sığındık sığınalı Bitmez bu hüzün hem de asla. İri kıyım bir gölge olmak varmış Zamanın birinde belki aşkın esiri bir güfte Kambersiz düğün misali Kocasını okulda unutan küçük kız çocuğu: Adı Fadime olsun istersen Hani asırlar önce okuduğum o çocuk romanının Kahramanının yaşlı gözünde uçuşan Umutları ben tek tek yıkamışken Minik ellerimle Yetmezmiş gibi sayfaları yalayıp yutan Ve masalın sonunda… Ne miydi? Başlamak mademki bitirmenin yarısı… Neden hala hatırımda o küçük ve cılız Fadime? Yüreğinin hörgücü var mıydı da hala Konuk olduğum gönlünde Ben dünümden esirgemezken seni… İllet bir düş/müş her şiiri hayatın meğer Bir de üstünü örtüp bir sonrakine yolculuğum En acilinden… Tıpkı hayatın iksiri her dize: Kâh yaftalanmış kâh acıdan nemalanmış Zahir öfke Bazen sure tadında deyişler Ufku açan sihir misali Ne uyduruk ne maziden çalıntı; Ne yarım ne de çeyrek Altın yüreklerin serptiği pırlanta misali Sağı solu belli olmayan bunca imge Teğet geçen aklımı gün içerisinde Ve şiir oldum mu gecenin indinde. Nice Fadik, nice Susam, nice Mualla… Nice kahraman nice güfte Unutulmaya aday günün birinde. Şiir gibi içtiğim her hayat Her yeni tat sevgiyi ekip biçtiğim başaklar Bir şiir vakti Yaşamak mümkün olsaydı keşke şiir tadında… En azından özümsediğim hüznü satırlara dizip Başına da birer kurşun sıkıp Ölmekle eşdeğer Şiirsiz ömrün olmamış meğer bu güne kadar hükmü. Sana sesleniyorum küçük kız, İçinde kalanları dizerken birer birer Ya da sahile vuran bir ölü kimlik: Adı insan ya da balık Zuhur eden tesellide hep mi miadı doldu ömrün? Deyişlerimi sundum mersiyelerden Arakladığım ölü heceleri de ete kemiğe büründürdüm Hani olur da okursun diye: Belki tehdidi zorba zamanın Belki tensiye etmek ne ise Aklın ermediği Yine de şahit tutulduğum kadar gerçek İtiraf dilekçemde kalan ne ise geride. |