ÖLÜMÜN ZAR TUTTUĞU...Efkârın demindeyim, sevgili. İhtiyaç halinde pay ediyorum Şiir babında bir gölgede kıyama durduğum Tüm o reşit acıyı tahliye ediyorum. Köklerimde küf asılı Yanaklarımda gamzeler solgun Harbi yenilginin ta kendisiyim Ötenin iminde Berinin de kininde saklı Bir aciz varlık Hiçsizliğin meşakkatli uzamında Körebe bellediğim güzergâhta Yalpalarken Bir de sunarken balyalarca nidada saklı Fıtratıma uymakla uymamak arasında gidip gelen En köhne acı. Zamanın kibri belki de Şartlı tahliyemle Ant içtiğim ölümüne şefaat Kıblesinde ölü serçeler Rüzgârdan sağ çıkmayı becerememiş: Tıpkı güftesinde yalnız şehrin Kodaman hükümlerle Rest çekenleri görmezden gelmenin İçimin raylarında edilgen vagonlar Gece dayandı kapıya Demek bir mazeret olmamalı. Düş perhizindeyim bu gece: Aslıma ithaf ettiğim deyimlerden çıkıp da yola Varmakla ermek nasıl da iç içe girmiş. İlahi sevdanın kursağında Kör bir leblebiyim Geçit vermekten uzak yolların Verdiği molalarda Kundaklanan yalanlardan geçtim geçeli Yorgunluğumun eşrafı Bilip bilmeden rest çektiğim bolca hüküm. Kazanım babında ölüm Reşit olmayı ertelesin bakalım Meleklerin de gazabına uğramak neymiş Elbet görecek azman nefsim. Ölümü mimledim Öldüresiye sevdim Demek mi maharet? Kopçalanan aklın bayat mayasında Köhne bir labirentte takılı kaldığım Hangi istikamet de Ölümün zar tuttuğu bir kinayeyi Şerh düştüm günbegün? Zanlardan nemalanıp Aykırı iklimlerde salınıp Dehlizlerin vardiyasında Yetim bir mezar bekçisi: İşi gücü ölülerle Varyemezin niyeti Tarumar olmuşken biteviye. Hangi’mi kundakladı Tanrı Yalanlarımı örseledi doğrucu Davut İçimin mahkemesinde volta atan zabıt memuru İstifledi her cümleyi Not düştüm altına: Hükümsüzdür sayın hâkim Sözüm ona itiraf etmiştim tüm gerçeği Kovalarken gün geceyi. |