İLAHİ AŞKA MAZHAR OLDUĞUM...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Az ötemde çığıran yaygaracı bir kuştan alacaklıyım Hünkârı hüznün hangi beyitse Uçmalıyım kanatlarında Serpintilerine sığındığım rahmetin Teyakkuzunda aşk benzeri illet bir duygunun Pazara çıktığı Hoş beş edilesi karanlık bir sancıdan arakladığım Kadarına razı iken İblisten yana çemkiren bir isyanı Arz edip Tanrıya. Şaibeli bir gecede pergellerini açan hüznün Biteviye dokusunda Şakıyan bir cennet kuşuyum adeta İçinde cennetin bahçeleri Ölümü yâd ettiğim her eskimiş günü Sürerken öne Cahil cesareti fıtratın boğucu vaveylası. Israrcı olmak nereye kadar? İstinaden dediğin ne ki de Soytarı bir çiçekten de mi öteyim Gülümsemekle başım dertte madem Konuşlandığım gölgemde Derbeder bir derviş kadar Vakur ruhun kazan kaldırdığı huzur öncesi Neye yeterim? Azmin ölüme teğet geçtiği Zamanla büyüyen bir başak kadar Sarmalında Ve öğrendikçe, bildikçe başı öne düşen Bunca bilginin hatta kehanetin ağırlığı Dik durmalıyım oysa. Diri bir düşü de sahiplenip… Ölümü sahiplenen dokusunda evrenin Devrik bir cümleyi dahi lav etme istemim Yere göğe sığdıramadığım çalıntı Güncem. Az evvel uğurladım Neydi ya da neye delalet? Yüzümden düşen bin parçayı dahi böldüm Kabzasında attığım her çentiği sundum İlahi Güce: Rahmetinle arındığım Meleklerce kutsandığım Zanlardan kaçıp kurtulduğum Bir dünya telaşı An’ımdan soyutlanıp Arımla teneffüs ettiğim O mübarek havada Havada asılı kalsam da İlahi tohumların zerk edildiği Kelamın nüfusu Yüreğin utkusu Garip bir teselli adeta. Külliyesi sair duygunun… Mahrem bilinen yetilerin gazabında Aykırı bir hüküm olsa da Ölüm. Diri bir lehçede saklı izdiham Yana yakıla bahşedilene duyulan Şükürden de öte Rahmetin olgusuna teğet geçen umutta Tek gaye geleceğe dair ne ise Dünde unuttuklarımızın irsaliyesi. Anda konuşlu lisandan dökülen heceler: İrili ufaklı nice seğiren gölge Bazen kayıpların minvalinde Bazen kazan kaldıran iblisin kehanetinden uzak Yarım ada bir düş’ün İnkâr ettiği gel-geç nice duygu Adeta beylik telaşı Ömürlük hüzne sahip çıkmak, Neymiş görüp Saklı tuttuğumuz acılardan çalıp beyit beyit Bir şiire yamadığımız Bir de kopamadığımız hayatın güftesi. Aşka dair bir irkiliş Belki bir düş perdesi Zamanla epriyen dokusunda Nice aşk dolu özdeyiş Adeta inkârı insanlığın Rahmete uzanan elin dokunduğu her izlek Gönül gözünden ayrı düşmeden Yüreği de evreni de tensiye eden Hulasa bir serzeniş Yine koyultusunda gecenin İnkâr edip de peşine düştüğümüz O iri çeperli nefsin. Her düş her sancı Her ilahi yakarış Sözü olmayan bir şiirden çaldığımız Vecize benzeri Sitayiş yüklenip Kendimizce maruzat bellediğimiz İstikrarlı bir acı Düşmez iken yakamızdan Kayan yıldızın bile kuyruğuna basmakla eşdeğer Her terk ediliş ta ki… Ufkun mavisine benzeyen o bir çift Mavilikte gördüğümüz şefkati Banarken meleklerin masumiyetine Bizler ki; insanlığın vasfına haiz her isyanı Her namert tokadı Görüp da kaçtığımız bunca yalanı Sunmak yerli yersiz Yine sefaletimizin maruzatı. Dermanın çatısında bir beyit Kadar yeknesak olsa da hayatın tarifi İri gözlü bir yürek talep ediyorum evrenden İçinde mağlup düşlerin bile olduğu O heyula eksende sadece uzanmak Kendince değil kaderince yaftalandığım Her mazereti görmezden gelip, Nakşettiğim bir minvalde Sadece İlahi Aşka mazhar olduğum Kadar yetimliğimde saklı tuttuğum Bonkör bir acıyı da pay etmenin Verdiği huzuru Değişmez iken dünyadaki hiçbir nimetle. |
kükrediği bir zamanda kaleme alınmış
çok değerli çok başarılı çalışma zevkle
okudum kutlarım