SİYAHI LANETLEDİĞİMDEN BERİ...
Ön sözünde mi saklıyım ömrün?
Kayıp yakalarında Ölü şehrin Tensiye ettiğim siyah gölgelerin Hangi rengine denk düştüm Siyahı lanetlediğimden beri… Güne dönük yüzünde cemalinin Bakışlarına tutsak gönülden vazgeçişlerim Artık tutsağı ne isem Dünden kalan Israrcı ne çok yalan Mağdur bir düş olduğumu asla unutma Asla sorma da neden kayıp bir iz Olduğumu. Yoksa en mahremim de senin Matemin dibine vuran gecenin Siluetine Tutsak olduğum gerçeğini Kendimden bile sakladığım. Bir kıbleydim bir zamanlar: Hem yangın hem su, Kollarımda dolu dolu hatıralar İçimdeki surelerde hep tutuklu Dışımdaki yılkı belki En deli utku. Gel de gör halimi, Demeyi ne çok ne çok isterdim. Kalıbımı bastığım Delice şiirlerim Hani olur da atar beni çok uzağına Kıraç dokulu rüzgâr Sonra da şehit düşerim Vatanımın en ücra köşesinde. Sözcüklerden sakındım bir ömür Öbek öbek hayaller dizdim Şekli şemaili olmayan yarım sevinçler Ve beynamaz hecelerden Kayıp düşen İstilası Lanet gecenin de kursağında Bir ölü yıldız Oysaki nasıl tutuştum ömür boyu. Güneş kadar sıcak Ve elle tutulması yasak. Öykünmekse varlıklara Haricimde taş taşıyan yılkıların. Zanları muteber bir doku Bir ilahı belki şarkıların Hangi nakaratı değil Hangi notası Yüreğimi dağlayan. Mecburum yok olmaya. Muhalifim tüm mevsimlere. Mahir bir yüreğim elemi işleyen Mağdur bir köleyim Aşkın göz hapsinde Zamansız bir acıyım Ait olmadığım yıllara Methiyeler düşüp İçimin hicvine Yeknesak kelamın dayatmasıyla Köhne masallar derlediğim. Hadi tutalım dünyayı Dayatalım da en dertli mevsimi: Kâh güzün sarısı Kâh mücbir sebeplerle Baharı yaşayamamışken doya doya. Düşbaz bir sancıdan çıkıp da yola Ağır aksak ilerlerken yolcu pazarında… Gövdende delikler var madem Seyrinde eziyet şu âlemin Nezdinde beyitler derlediğin Nazlı sevgilin… Hümayunu gelip geçen zamanın Tek katresini değişmediğim Sevgi denen illet meziyetimin. Boşboğaz seviyorum Başıbozuk şiirlerde Sona oynuyorum Hani olur da; Ölümün titrinde Vakur bir mevta hüviyetiyle Kalıbımı basarım evrene. Yüküm de dünüm de yorgun Mealim yokluğun varlıkla imtihanı Öngörüm değil önsözüm Her günü milat bilip Koruduğum çocuk düşlerim. Aslına uygun olmalı insan Andını içip ömrün Sevgiyi de bozguna uğratanları Hor görüp Sevmeli yürekten… Kaydım kuytum olmadı gitti Cahil cesareti sevdam Uyudu kaldı şiirin dizelerinde. Ölümüne methiyeler dizerim bu aşka Ne hayat ne de neşe revaçta. Varsa yoksa iz bildiğim kelam Yokluğu da varlığı da bir özlemin Hem de en derin En vefalı En beylik deyişlerden kaçıp sığındığım Yürek alfabende. Bendime esirim Benzediğim de yalan hani eşrafıma. Bir kuru heceyim Gülmekle ölmek arasında Bir kuytu olmalı mezarım Bir nakış işlediğim yüreğim de En vefalı sırdaşım: Külliyen unutulduğum Sırlarında bilinmezin… Dostlarımdan inciler... Bir düşe çevirdin dünyayı zamanın sana tutsak olduğu Hilal kaşlarınla güneşe karşı koyuşunu unutmadım anılara acırım yıldızlarınla yaşandığı Hasan Çapraz. |