ölümün hüzne çalan külleriBu gün yine hatıralarımı gözlerime yükleyip "senin gözyaşların" diye, bulutların eteklerinden düşen Yağmur tanelerini topladım küçük ellerimle. Yokluğunda üşüdüm. Sıcak sesini aradım kurak topraklara bereketi dağıtan, rüzgarın koynunda. Varlığını sorguladım, cümlelerin virgülsüz sokaklarında. Seni aradım gecenin iç cebinde. Yüzünü, gülüşünü aradım hatıralarımın ağlayan suretinde. Kah yalnızlık sinmiş odamda. Çığlık çığlığa sevdanı sayıklattım dudaklarıma. Kah adının her harfini kanattım parmak uçlarımla. Bağışla beni sevgili, İçimdeki sana olan ölümsüz sevgiyi. "varlığımda" yaşatmasam da sen uzaklarda, Acılarını bedenimle ödemek,sensizlikte yapabileceğim tek şey ne yazık ki.. Bir ömür mutlu olacağını bilsem, Bedenimi kefenleyip varlığına serilsin bu yamalı kalbim. Çünkü ben sadece bir şafak vakti, sis duvarlarını aşıp, acılara yenilmiş dudaklarına, sunulmuş bir damla can suyum... Yokluğunda kanayan her gecede "bedenim ömür uzaklıktaki yüreğinden", Kurak toprağa düşen cümlelerin ölüme mevzilenmiş namlusunda, kanattım hasretini. Sen kirpiklerini gökyüzünün ince dallarında uyuturken, Ayrılıklara yataklık eden bir eşkiya gibi.. Kelimelerin namlusunda ağlattım içimdeki çocuğun gözbebeklerini. Sen benden uzakta susmaları oynarken, Ben sensizliği anlatan intihar mektuplarının harflerinde susturdum, Yokluğunun pas tutmuş çığlıklarını. Seni sevmenin bedeli ölümle onurlandırılmışsa sevgili; Gülüşlerim kefenim olsun... |