Hakettiğim Uzaklıkİnsanlar kaybettikleri çağa doğru nasıl da yaşayabiliyorlar öyle güleç öyle faziletli mahur bir zehirden öksüz kalıp suretimi yakarken ben insanlar kalabalıkta gülünç bir eda salıvererirken herkes normal karşılıyor da şu benim yitik umudumu sergilemem ve boyutsuzca mutsuzluğu alıkoymam zamana ne de zoruna gidiyor ötekileştirilmiş mutluluklarınızın, hoş değil yaşamak böyle yıkıntılar arasında ardımda bir şehir bırakmak öyle suskun ve konuşmaya mahkumken hür olmayan bir dil ile... edası senin mevzilerinde duruyor göğümün kalbin zarureti bayağı hassas nitelikte hiç mi hiç boşa sallamadım aşkı gururumun yelpazesinde yaşantısını sürdürür o, zinhar ben yaratmadım karanlığı! gecenin her ne kadar sahibi gibi görünsemde esmerin oğluyum bir tebessüm iniltisinde esmer öyle güzel bakarken gözlerime nasıl olur da onun annem olmasına izin vermem? savaşımı önce göğe sonra göğün ötesinde sürdürüyorum bakmayın yaşadığıma yanınızda, ben öyle düşünmüyorum bir gün ayrılacağım aranızdan derken bile dünyanın en mutlu hüznü konar pencerelerime kayıplarıma yadigarlar serpiştiririm ben bakma öyle zahir zahir övünçten kolye yaptığın boynunda öldürsünler beni bir gün seni kırdıysam ve bunu bilmeden yaptıysam beni öldür şeriatınla suçlu,kaybettiği insan tarafından ölüme mahkumdur nidalarında bir dar ağacı yaptırsınlar istersen kıyamamaktan değil de cezamı bahşederken dokunmaya bile değer bulamıyorsan bana bir dar ağacı lutfet ki oraya varayım kırık dökük bedenimle bacaklarım tökezleyerek seni ansın son defalarca ve gidelim bir umutsuzluk deryasına hem bakıyorum da suskunluğu hecelerine dokundurmuşsun sahiplenmedir bu kötü bir mecran var artık odanda diline pelesenk vurulmuş acılara sahipsin sende benim gibisin ilk defa ve ilk defa annemde olmayan bir benzetmeyle yaklaşıyorum sana, uzaksın! dalıp dalıp uzaklığıma uzaklaşmaktasın hakettiğim uzaklıktasın... |