AYKIRI MANİFESTO
aykırı düşlerin, bayağı kahramanıyım
bir yetimin gözyaşı toprağa düştüğünden beri. hareket bile etmem aslında dizlerim kanar yine de. bir tarla kuşunun kanat çırpışı zifire çalan gençliğimi aydınlatır. ya çocukluğum? yokuş çıkarken yol kenarına bırakılmış. yelkenler fora! diye bağırırdım eskiden, başka komutta bilmezdim zaten. bildirirler işte. gözlerim bir dağ lalesi arar şimdi, susuz bir vahayı alın teriyle serinletmek, sokak köpekleriyle yarenlik ister. çam kokularını mendillere bohçalayıp kancur balıklarıyla paylaşmak ister. zevalden kemaledir çilelilerin yanlızlıkları. menkıbeler anlatır isli duvarlar sanki dinleyen var. küçük yudumlar halinde emzirir puslu sabahlar, olsun iflah olmaz müpteladır kaderin sağrısında dört nala gitse de. gözlerinin altındaki torbalarda anahtarını arar çıkış kapısının. nar gibi közü yeşertmeye denk. aksi yansıyan sonsuz kere aslı bir tanedir aldatır insanı. hal böyleyken canım hep üzülmek ister. kör bir umut zerkedip ruhuma. naftalinli çarşafların arasında, sandığa kaldırılmak ister. gözlerimin ince ayarını yaptırma zamanı geçeli, oyalı kelebek kanatlarıyla doyasıya yedi iklimi gezer, kuzu kulağının yetmiş tonuyla portreler çizer oldum. rafine bir yakaza tekerrürü meleke olalı, yılkı sürüleri çıkarırım kozalardan, yine de akrep yelkovanı kovalasın çiğ tanesine muhtaç olayım isterim. görkemli akideler, cam şekerler peşinde koşarken mahallenin abileri, bir köşede çizgili naylon topuma oturup arnavut kaldırımlardan yıkılan kırmızı bisikletlere iç geçireyim isterim. açık bir söylem gerektir bekletilen her serpilişin vebaline. mazerete niyetli olmamak için karıncaların padişahları ağıtlar düzer. şehrin sersemletici titreyişi için inatçı bir yaşayış gerektir. sabit ve dimdik. zayıf halkalarını saklar hep avaz avaz bağırır çocuksu yanlarına sataşır, dayılanır. süksesine kanmamak gerektir yarı saydam adamların. kalburla duygu taşıdığını görürsün ikram için yarışırlar. güneşi ceplerine koyup sana göstermezler, kibrit çakarlar. oracıkta ince bir ölüş ve lamekan bir haşroluş gerektir. aksini söyleyemem kendi kulaklarım bile evvelce söylenmişlere aşina olmak ister. ahkam kesmeme muhaliftir hislerim, adaçayı içtiğinde aksanı değişenler kalabalıklarda kabaran hindilerdir. kuş bakışı bakamazlar. ve ben seyreylerim vaziyeti, İçim kabara kabara üç vakte kalmadan başımı avcuma alıp ağlamak, ağlamak isterim. |