MECALSİZ BİR NİSAN SABAHI...Kayıt dışı duyguların öbeğinde Şiirimsi bir acı Şimdilik demenin verdiği hicap Ömürlük olacağına tanık oysaki kâinat. Densiz bir serzenişin meali Kanatsız ruhun kazana attığı Deli fişek cümlelere serilip Hükümranlığında ölümün Bir beyit daha sun Tanrım, dercesine Cahil cesareti yosunluğumun firarı Hem de tekdüze aslında aykırılığın frekansı Bir şiirin daha tolerans gösterdiği o ayrıcalık: Kanatan dizelerle tokuşan yüreğin Çıbanbaşı infilakı: Hem de ne için? Sevilmeyi arz eden kimine göre lüzumsuz Bir farkındalık: Ölümüne sevip de serildiği dizelerden Alırken hıncını Şairce bir utku Belli işte: Sonunda şiirin de tutuldu nutku. Hezeyanlar üreten evren, Nahoş iklimleri beyan eden Mecalsiz bir Nisan sabahı: Kaynakçasında hep mi özlem saklar Şiirlerin Tanrısı? Hadi gel de okşayayım şakaklarını hüznün Derleyip de dertlendiği her yeni günü Ömürden çalan zalimce Yine utkunda hoyrat rüzgârlar Ufku kayıp ya da karanlık bir tuluat Derdini ekip şifalara gebe Kendince bir beyit Hakkın sunumu her elzem derdi Baş tacı bilip kadere yüklenmeden Aslında insan yine ve yeniden Kendinden yüksünen zalimce. Tertip ya da ahkâm: Zan ya da zamansız bunca yalan: Kıblesinde hazana dair bir şecere; Yaprak boyu adımların Kanarken duyduğu hicranı Şekilsiz şemailsiz bir şiire Sığdırma gayreti Tembel imgelerden de kayarken anlam Cereyanı hissedilmez Hele ki yüreğin parkurunda Volta atan nida benzeri söylence Belki en kabadayı söylem Patavatsızlığın adresinden uzak Naif bir şiire gizlendiğinden belli Kılıksız bir acıyı pay ederken Mizacın gam telinde. |