RUHSUZ GECELERHazan çökmüş güneş göğnüğü gönüllere Hasat mevsimi yürekler Poyraz pervasızca savururken Defile veren güz güzeli gazelleri Sanki yüz yaşından gün aldım bu gün Daha doğduğum gün dün gibi dün Oysa kapımı ha çaldı ha çalacak zamansız gelen çapkın bir esmer ölüm Bir sevdanın ellerinden tutmadan Özgürlüğün gözlerine gönlünce bakmadan Hasret duvarlarının temeline dinamit koyup yıkmadan Söyle nasıl ölünür be gülüm Bu nasıl bir zulüm Acı bir sızı raks ediyor günün genzinde Yakamozu ürpertiyor koskoca denizlerde Bir gün elbet vuslata erer safran sarısı dünya Kırlarda düğün kurulur Kırk gün kırk gece davullar zurnalar vurulur Özlem hasret dalgaları soluksuz durulur Kalemim keder yazmaktan yorulur Kim bilir belki de deste deste gonca güller derilir Belki yolumuza çarşaf çarşaf sevgi sunağı serilir Sevgiliye duru berrak sözler verilir Kim bilir Belki de ulu dağların kırılan dalları yeniden dirilir Yoksa nasıl besleriz ki içimizde uhde kalan çocukluğumuzu Nasıl teselli ederiz ki damarlarında delice kan akarken Yaşayamadığımız çiçeği burnunda gençliğimizi Başımızda boza pişirirken dimağı derdest olmuş cüceler Bir dokunsam bin ahh eyliyor eli böğründe heceler Gündüzleri düşe kalka geçiyoruz ama Yakıyor yüreğimizi rayından çıkmış Ruhsuz geceler Nafize 23 Mart 2018 10.50 |
Her gününüz bayram gibi olsun...
.............................................. Saygı ve selamlar..