Düş..
Bir nehir çiziyorum, bir ev, bir ağaç
Ve bir dağ hiç değil aşılası. Bir bank karalıyorum hemen yanına nehrin, Bazen bir kaya parçası. Üzerine oturup sigara yakıyorum üst üste, Ölesim var hiç yoktan, Daldığım düşlerinde senin. Hayatı kovalamayı bıraktığım çok oldu. Yorgun bedenimi kağıtlara sıkıştırdım, Gölgemi görmeyeli kaç güneş soldu. Kim bilir ne zaman vazgeçti bu bedenden. Koşup yakalamaya çalışırken mi ezdim, kim bilir ? Bir nehir çiziyorum; asi, yatağına sığmayan Ve her şehre uzanan. Özenle çiziyorum kenardaki taşları, oturulası.. Belki diyorum sigarayı çoğaltmıştır, Belki yine hayallerini tütün dumanında kuracaktır... Bir ev çiziyorum; soğuk işlemiş içine ıssızlıktan. Odaları dolduran her şeyi örten, Büyük beyaz çarşaflarla kullanılmamışlık hissi serpiyorum Hiç kapısı açılmayan, Camlarını çaydanlık buğusu kaplamayan bu eve.. Verandasını kuru, turuncu yapraklarla beziyorum. Kim bilir , belki süpürürüm bir gün Sonbahara kesik ıssızlığı bu kapıdan. Belki bir yaz sabahına bile uyanırız, Ardına kadar kulak kesip Birkaç kuş cıvıltısı bile duyarız kim bilir ... Bir ağaç çiziyorum; dalları uzun, toprağa değen bir söğüt. Ya da bir çınar, bir servi, bir çam. Belki de bir ıhlamur buram buram kokan.. Ne fark eder ki. Çiziyorum işte gölgesi olsun, Ayrı ayrı oturduğumuz ağaç altlarına inat, Gevezeliklere susarız dilli. Kim bilir, bir hamak bile kurarız. Sallanırız belki, Bütün yıldızlar kayana kadar semadan. Ve bir dağ çiziyorum; Beni ardında bıraktığın aşılmaz bir dağ. Yamaçlarına akşam sefaları serpiyorum, En pembesinden. Siyah benekli kelebekler konup geçiyor üstlerinden. Gözlerin ufka karışıyor mavi ve sonsuz. Saçlarınsa buğdaylara. Sarı ve çokça fütursuz. Bir dağ çiziyorum dorukları bezenmiş kara. Üşüyorum. Kesiyor bir hançer gibi göğsümü rüzgar. Saçların düşüyor fikrime savrulurken Usulca ve yatışırken öylece omuzlarına. Bir dağ çiziyorum; yalnızım ve üşüyorum. Atsam diyorum kendimi atsam. Tuzlu bir yaş olup; Gözlerinden bana ağlasam... |