Sırat
Sırat
Sorusuna atmış diye cevap verdim Kafa bulma abi ya olsa olsa kırk falan Tutuştuk mu pazarcıyla yaş pazarına Ya birader yemine borcum mu var Desem de nah diyor nıh demiyor Ver o zaman kafa kâğıdını görelim Aldı hüviyeti sağa sola çevirdi bir Döndü bir de benim yüzüme baktı Vay be benden de genç görünüyor Elli yedi ha Ya ben abi hadi sende bir tahmin et Söyle bir süzdüm gülümseyerek ağır Ayaklarında spor yırtık bir ayakkabı Pantolon kiremit rengi buruş buruş Oldukça kirli balıkçı önlüğü biçimli Sanırım çadır türünden kalınca bi şey Kırmızı kalınca el örmesi tüylü kazak Üstünde süet deri içi keçe yün gibi Kabarık kalın yağmurlukla süslü mont Kabadayı duruşlu Yanaklarının çukuru gamze değildi Şakağın kemikleri irice öne fırlamış Yüz cildi buruş buruş oldukça sertçe Dişleri ayrık kirli sarı oldukça sağlıklı Çetin kışlardan çıkıp gelmiş gibiydi Uazaktan görsem vardır elli falan Derdim belki ama dinç duruyordu Birader sen olsan olsan kırk filan Dedim, elime kafa kâğıdını sıkıştırdı Yirmi altı yaşında ‘Hayat’ dedi aldırmadan gülerek Benim kadar kır saçlarını sıyırıp Bize anadan babadan kalan yok Nerelisin dedim tartı yaparken ‘Van ama uzun zamandır gitmedim’ Senden para almayacağım benden Olmaz dedim emeğin alın terin bu ‘bizde dosta bedava güzel abim’ Para veremedim aldığımla kaldım Kırılacak gibi değildi Kendiliğinden sohbete koyulandık O anlattı ben dinledim göz kulakla Bir yandan elma portakal yerken Dokuz çocuklu ailenin sonuncusu İlkokul üçten kaçmış şehre habersiz O yaşta bıkmış usanmış yoksulluktan Şehir şehir iş iş dolaşmış durmuş Kaç fabrika kaç şirketten kovulmuş ‘Bıktım mücadeleden abi çekildim’ Pazarda pazarı akşam ettik Aslında pazara işportaya aşinayım Mapus çıkışı bir süreliğine yaptım Bizim çocuklar pazardan çekinirler Her zaman içlerinde tereddüt var Çok kabalar argo konuşurlar diye Hoş bende çok şahit olmuşumdur Hele bir defasında biri ana dilinde Bana sayınca güzellemeler güldüm Aynı tonda ama nazikçe uyardım Özüründen kurtulamadım Kim koyar böyle zor isimleri çocuklara Adı Sırat mış, sırat gibi zorlu bir yolda Herkes bir can taşır da ama nasıl taşır Aklıma çok şey gelir daha yirmisinde Fabrika kuranlar mersedese binenler Yurt dışında okul diye cirit atanlar Emeksiz emek avcıları üçkâğıtçılar Kelli felli kıravatlı papyonlu takımlı Baba artığı saltanat döküntüleri Köşe başlarında Onunda bir cezası varmış ne dedim ‘Varlığa muhalefetten dava’ demez mı Şaştım böyle bir suç var mı bilmiyorum Komünist diyecem iki lafından biri Allah Aklıma bir davada beni sorgulayan adam Geldi, makamı mevkisi yeri önemli değil Baba varlığımı sayarken çok kızmıştı ‘lan malınızı mülkünüz tarlanızda varmış’ Sen de kapitalistsin ne yazıp çızıyorsun Anlatmak zor iş anlamıştım Şunu anladım yada öyle olsun isterim Sırat sıratı uçarak geçenlerden olacak Bu yaşta bu görünüm bu olgunluk Hayat mı yetiştirdi o mu yetişti hayata Pazarın için de bir hatip bir koca bilge Adil mi adil bir ermiş kadar gönlü bol Ona buradan gönülden selamlarım var Uzun zamandır bu çevrede göremiyorum Belki başka bir zamanda başka pazarda Başka bir abinin kafa kâğıdına bakıyor Ahmet Coşkun |
Bir kuş misali can ol, hem ak hem kara kulla
Göz boyamak bir moda, haydi alla da pulla
Üç maymun gösterimde, ezeli ve ebedi
Abonesi hiç bitmez, sen yeter ki ört çulla.
Pazarda panayırda, mallar demez bayatım
Pazarlık başlar biter, al ver budur fiyatım
İki zıt zihniyet var, ya rahman ya şeytani
Hayat dediğimiz şey, aşkta olmuş hayatım.
Pazarcı pazar azar, bağır değmesin nazar
Domates biber soğan, satılır azar azar
Pazar maça gideriz, çalım üstüne çalım
Kandırırsak kadıyı, penaltıdan gol yazar.
Yersen yedirirler gol, ayak oyunları çok
Salla bir sağ bir sola, vur topu kaleye sok
El kol yapma açıktan, el elliğini bilsin
Bağır çağır özgürce, özgürsün tek yasak yok.
Bizi yaratan Allah, nimetler vermiş bize
Şükretmek düşer kula, bu sözüm resmen size
Hayat dev bir ağaçtır, daldaki kuş misali
Allah vermiş bize dal, dal yeter size bize.
Hem kuş var hem aslan var, kaçan gol karı boşar
Maç deyip geçme sakın, seven daha çok koşar
Biz bazen üzülürüz, seviniriz insanca
Paylaşırsak bir dalı, dev ağaç bile coşar.