Bir kadın bir gölge ve birde cankadının gölgesi ölüyordu şehrin taş duvarlarında ki iki kişilik yalnızlık taşıyordu sokaklar kiraz renginde mavi heceli şiirler gibi kızlar gülümsüyordu panjurların ardından ketum bir zaman tünelinde kaybolan düşler gibi arafta kalan ruhum kayıp düşen gölge enkazına gömülen hiçlik gibi iki kişilik yalnızlık taşıyordu bedenim kat kat soyunuyor içimde çoğalan gölgeler şakaklarımda kırlaşan zaman öfke çiçeği açmakta şimdi en derinlerde atılan çentik sayısınca hüzün boydan boya şubat kesiği lal kalan çığlıklar gibi suskunluklar tırnak yarası sayısınca acı bedenimde can bulan iki kişilik yalnızlık ete kemiğe bürünürken gölgeler hayat buluyor gamze doğumlu zaman gibi harabe konaklar maziye set çekmişcesine kalabalık suskunluklar dilim dilim dildiler cümleleri ve dokuz ay on gün sonra hayat buldu hüznün |