sensiz bir şehirde
Yine bu gece
Ellerim cepte bu şehirde Yağmur inceden inceye yağarken Kalbim sızlıyor her damlasında Caddelerde insan yığınları Vitrinlere mıhlanmış gözleri Fiyat küpürlerine asılı mankenlere aşık Göz ucuyla seyrediyorum Kendinden geçmiş bu insanları Sevmek kendinden geçmekse Insanların hepsi kendinden geçmiş Gecenin geç saatine ragmen Romen kızının elindeki güller Samimiyetten uzak, maddeye aşık Çiftlere uzanıyor titreyerek Yanından geçerken yüzüme bile bakmıyor Ne romen kızı ne de elindeki gül Oysa bilseydi yandığımı Her damlada cız eden kalbimin kızgınlığını Elindeki güller tomurcuk açardı Beş kuruşluk güllerin gösteri geçidi oldu aşk En küçük mücevherlerin Küçücük kutulara sığdırılarak ‘Seni seviyorum’ demeleri oldu Bir pırlanta yüzüğüne satılan Aşkların adı vahdis edildi Müzakere salonlarında Hala yağmur yağıyor Kalbimin en derinine Bir düştük ki aşk çukuruna Ne sen çıkabiliyorsun ne de ben Ne de zor geldi bu gece Bu şehri yürümek… Tophane sırtlarında yürürken En sıcak muhabbetlerin içimizi ısıttığı Şubat ayı geldi aklıma Beyazlara bürünmüş Bursa’ya Gelinlik giydiriyorduk özenerek Ulucamiden gelen ezan sesiyle Nikahını kılıyorduk Bursa’nın Oysa gelin sendin Bu aşka nikahı kıyılan biz Her adımda karların eridiği Bursa’ydı soğuk şubat ayı Hala yağmur yağıyor Kalbimin en derinine Bir düştüm ki aşk çukuruna Ne sen çıkabiliyorsun ne de ben Otobüs durağına sığınmış insanlar Bir bilseler senin kalbine Mülteci olduğumu hicret ettiğimi Hepsi çıkar da yer verirlerdi aşığa Ama umursayan bile yok Insan dünyaya oyuncak olmuş Kim kime ninni söylüyor belli değil Uyuttun bizi dünya Yalan aşklarla karmaşık sevgilerle Yine ezan okunuyor ulucamiden Okunan ezan sesiyle ben Aşkımın hikahını tazelemeye gidiyorum. Hala yağmur yağıyor Kalbimin en derinine Bir düştüm ki aşk çukuruna Ne sen çıkabiliyorsun ne de ben |