Namutenahi Fotoğraf
Gerçeğin kirli uykusundan uyandım,
Düşlerin pamuk ipliğiyle döndüm yüzümü hayata. Bahar sensizliği kıskanır, hasretin yağmurlarında Islanır dokunduğum coğrafya Nemlenir ufkumdaki siyaha çalan deniz Sana sadece martılara verdiğim yüreğimi verebilirim Özgürlüğün mavi renginde Gökyüzü şekil alır bulutların perçeminde Nazlı nazlı dökülür saçlarıma karlar Zamandır, avuçlarımdan kayan yıldız Bir fotoğrafın namütenahi yüzünde Mahpusluğum demlenir Gülüşün çıkagelir tozlanmış anıların arasından Yağmur yağsa da önemli değil Gözlerim ıslanmıştır çoktan Sigaramın dumanında bir sabah demlerim iki büklüm Akşamın tebessümü kızıla vurduğunda odamda Şimdi hatırlıyorum da sesin gelirdi uzaktan Kulağımda hala kalmış güllerin konuşması Ceketimde kaldığından beri saç telin Soluk alışımda özlemlerim dile gelir Derin bir of çekişimde nefessiz kalırım Bu dünya yaşadığım yer değil öldüğüm yerdir Yokluğunda uçurtmalar bile keyifsiz Bir bardak suda bir ömrü bitirdiğim karanlık Yürekte cefakâr sevgiler kurşunlandıktan sonra Gelsen ne değişir yeniden başlar mı hikâyemiz Mısrasız kaldığım şiirlerde gülün ömrü mü az gelir Boşluğun tetiklerken dertli kervansaraylarımı Susar içimdeki cehennem Dalıp gitmeme kuşlar mı rahatsız Yoksa ben mi unutmuşum ellerimi saçlarında Bu kaçıncı ellerini aramam yastıkların altında Bahar havası mevsimlerim kışı aratmaz Bedenim uyusa gecenin esrarlı yalnızlığında Gözlerim uyumaz, duvardaki bakışında konaklar bakışım İçimdeki geceyi aydınlatmak için Bu kaçıncı aşkın karanlığını seni severek yakışım Küle dönse küllerinden dirilir yalnızlığım Sevmek, sevilmek hoş ah birde seven olsa hırçın yüreğimi Kanatmazdım hiç okşanmayan yaralarımı Bu sızı biter kutupların yeşil ışıklarında Bir demet menekşe toplarım vahalardan Kırlarda uzanır beyhude hıçkırıklarım Bırak, hüzünbaz şehirler yıkansın ayaklarında Ben tutamam kalabalığı dağılır bulutlardaki suretim Hüseyin Özbay |